Nisanur Dergisi Nisanur Dergisi
E-dergi
Giriş Yap
Nisanur Dergisi Nisanur Dergisi
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Künye
    • Banka Hesapları
  • Abonelik
  • Sayılar
    • 158. Sayı
    • 159. Sayı
    • 160. Sayı
    • 161. sayı
    • 162.sayı
    • 163.sayı
  • Konular
    • Röportaj
    • Gezi Yazısı
    • Öykü | Deneme
    • Portre
    • Kitap | Film
    • Haber
    • Bilim | Sağlık | Teknoloji
    • Ekonomi
    • Aile
    • Sizden Gelenler
    • Haberler
    • Esmaul Husna
    • Öykü - Şiir
    • Makale
    • Şiir
  • İletişim
  • Yazarlar
    • Zeliha Elter
    • Ecz. Zeynep Yüksel Gülsever
    • Rabia Durmazer
    • Sena Aslan
    • Rabia Er
    • Esra Kızılçınar
    • Gülfer Ekmen
    • Rabia Durmazer

SİZDEN GELENLER 2025 HAZİRAN

09.06.2025
Sizden Gelenler

Paylaş

Icon

Yazmak başlı başına terapidir.

GÜNAHKÂR BİR FÂNİ

Ruhumu kanatan iplikler! Şu kördüğümü çözmenin vakti gelmedi mi?

Ey nefsim! Virâne olmuş şu çorak kalbini, bir nisan yağmuru ile benliğine kavuşturma vakti gelmedi mi?

Ya İlâhi! Hayat-ı dünyeviyesini kendine zindan eden şu mahzun biçareyi affına mazhâr eylermisin? 

Şu zerre içinde zerre olan günahkâr abd ki,

Çölde âmâ olup devesini güdemeyen biçaredir.

Ne Yusuf (Aleyhisselam) olup kuyudan çıkabildim, ne de İbrahim (Aleyhisselam) olup ateşler beni yakmadı.

Ya İlâhi! Rahmetinin yanında aciz, garip, mâhzun kalan ismimin baş harfleri ile geldim huzuruna, affına mâzhâr eyle beni. Sel gibi boşalan göz yaşlarım ile geldim huzuruna. Şefkat ve merhametinin karşısında iki büklüm olmuş hâlim, ne bir başkası ne de bir yabancı. 

Affetmek sana yakışır, acizlik bana.

Ve o gün ki, darağacına sevinç ile gitmek bana, merhameti ile yargılamak sana yakışır.

AYŞENUR FURKAN

-------------------------------------------------------------------------------------------

Kavga

Şenlikler içinde kaybolmuş kalbim 

Şenlikler hep uzaktı hayatıma 

Kavgam var şenliklerle 

Kavgalıyım insanlıkla 

Kara suratların ardında gizlenen acımasız sözcükler 

Kavgam insanlarla

Kavgam fikirlerle

Kavgam ülkelerle 

Kavgalıyım düşüncesizliğe karşı 

Kavgamın bitmesine izin vermiyor kalbim

Dünya üzerindeki tüm güçlere karşı tekim

Duruşum dik sözcüklerim keskin

Kavga için biriktirdiğim sertifikalarım var

Gözlerim alev saçıyor geleceğe 

Sözcüklerim keskinliğini kaybetmedi hiç 

Nefsim ise benle kavgalı 

Halbuki hiçbir sorunum yoktu kendisiyle

Ne de çok baştan çıkarmaya çalıştı beni

Kafamda biriken tonlarca yıldırım var

Fakat sesi yavru kediden bile az

Kafamda biriktirdiğim bir o kadar da küfür var

Duymaz onun da sesini insanlar

Çünkü kavgam insanlıkla fakat sözcüklerim…

Sözcüklerim uzak insanlıktan 

Sözcüklerim mahşer, sözcüklerim mızrak 

Kavgam bitmeyecek biliyorum

Doğu'da bitmeyen işkence gibidir kavgam

Çekik gözlerin ardına sığınmış gözyaşları gibi

Fakat kavgamın gözleri benzemez onlara

Bir önemi yok benim için 

Bin ırkın kavgasını taşırım içimde 

Putlaşmış liderlerine karşıdır benim kavgam

Savaşın ortasında kılınan namaz gibi diktir mesela

Kavgam Ortadoğu'ya da uzanır 

Eli sapan tutan minik çocuklar ile büyür kavgam

Omuz omuza savaşırız o çocukla 

Mabedlerin önüne set kurarız bazen

Ben, sapanlı çocuk ve çekik gözlü kadın 

Kocaman bir orduyuz biz

Koca bir yalnızlık

Dinimiz bir bizim, ırkımız ise çok ayrı 

Ne de olsa bir önemi yok bunun 

Nefretimiz de bir bizim

Haritalardan yok edilmeyen bir nefret bizimki

Tıpkı kavgamız gibi

Parmaklıklar ardına gizlenen bedenlerdedir kavgam

Özgürlüğe ulaşana dek bitmeyecek

Korkuyla büyüyen kız çocukları kavgamın öncüsü 

Bağırıp çağırmak bile yasak bize

Cuma vakti gizlenememek kavgamı tetikliyor

Kavgam büyümek üzere 

Ölü denizde kaybolamıyoruz kavgam fazlasıyla canlı 

Babasının adını haykıran küçük kahramanlar kavgama ortak olmak istiyor

Fakat bilmiyorlar ki Kudüs semalarında özgürlük naraları duyana dek sürecek kavgam

"Zafer İslam'ın! Zafer İslam'ın!" 

Kavgam azalır o zaman, biter belki de

Evet insanlıkla benim kavgam, yozlaşmış zihinlerle

Kalpler temizlenene kadar sürecek kavgam

Denizler birbirine kavuşana dek...

Hizbanur Uçar

-------------------------------------------------------------------------------------------

Allah'a Dayan!

İnsanız bazen tükendiğimiz ve umutsuzluğa düştüğümüz zamanlar oluyor. İmtihan dünyası çilelerde olacak, sıkıntılarda olacak. Her hal geçicidir ve kalıcı değildir. Efendimiz de çileler çekti ama davasından asla vazgeçmedi. Bugün Müslümanlar olarak büyük imtihanlardan geçiyoruz. Ya ayağa kalkıp, kendimizi düzeltip İslam Âlemi için çalışacağız ya da yok olmaya doğru gideceğiz. Bu cümlem bizim kendi yaşadığımız imtihanlarımız içinde geçerli. Bazenher şey üst üste gelir sanki sadece dünyada sen varsın da senin başına geliyor bu imtihanlar diye düşünürsün, omuzların ağırlaşır, gözlerin yaşlanır, boğazın düğümlenir, bir ekmek parçasını bırak bir su damlasını bile yutkunmak o an zor gelir, gecelerin sabaha karışır, bir bataklığın içine girmişinde batacağını bildiğin halde çabalamaktan vazgeçip sadece batmayıbekler gibi salıverirsin kendini. Bu hâlin aylarca hatta belki yıllarca sürer, ama bu döngüden çıkman gerek çünkü hayat sana rağmen devam ediyor sen düştün, yoruldun diye durmuyor ki akıp gidiyor. Buhranlı havanı bir kenara bırakıp önce kabullenme sonra da Rahman’ın rızasını kazanmam için nasıl atlatmalıyım bu imtihanımı diye düşünüp ayağa kalkman lazım çünkü bilirsin, geç de olsa hatırlarsın Bakara/286.ayeti.Hem dönüp bir Gazze'ye bak!

Savaşa, açlığa, yokluğa, en ağır soykırıma, onca işkenceye ve sayamadığım, yazmaya bile cesaret edemediğim zulme rağmen nasıl direndiğini nasıl Allah'a güvenip dayandığına bak! Dertler gelip geçicidir, dünya hayatı da gelip geçicidir. Baki olan Allah’tır. Ölü toprağı üzerinden at ve uyan! Her şeyden önce Allah'ın davası için çalışmaya başla. Unutma! Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır. Sen yeter ki Allah'a dayan, duaya sarıl! Vazgeçme! Bak ne diyor ayette:

“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.” (Âl-i İmrân Suresi, 139. Ayet)

Kübra Ayten Özdemir

-------------------------------------------------------------------------------------------

İSLAMİ EĞİTİMİN ÖNEMİ

Şüphesiz en güzel, en etkili en faydalı söz Allah ve Resul’unun sözüdür. Kuşkusuz, bu Rabbimizin biz insanlara İslam ümmetine olan en büyük lütuf ve ihsanıdır. On dört küsür asır geçmesine rağmen İslam indirildiği günden beri taptaze, sımsıcak olarak varlığını korumaktadır. En görkemli en ihtişamlı haliyle hayatımıza ve yolumuza ışık tutmaya devam etmektedir. Şu an yaşadığımız toplumda ve üzerinde yaşadığımız coğrafyada yaşayan insanlarımızın yarısı belki yarısından daha fazlası çocuk ve genç nüfus oluşturmaktadır.  Bu kabarık çocuk ve genç sayı karşısındaki İslami sorumluluğumuzu hakkıyla görür ve yerine getirirsek Rabbimiz bizlere rahmet ve bereket kapılarını açacak hayır istikametinde çok büyük gelişmeler kat edilecektir. Toplumlar ancak alimlerle İslami eğitim ve öğretimle hayat bulur... Biz Müslümanlar olarak çok fazla eğitimciye ve tebliğciye ihtiyacımız vardır. İlk önce kendimizden başlamalıyız nefsimizi terbiye edip kötü davranışlardan arındırmalıyız daha sonra çocuklarımızdan başlamalıyız onların İslam ahlakıyla yetişmeleri için imkanlar, şartlar ve ortamlar oluşturmak ve bu yolda bütün imkanları seferber etmek gerekir. Çünkü çocuklarımız ciğerparelerimiz en çok değer verdiklerimiz her zaman bizim gözümüzün önünde olmayacak. Bizimle vakit geçirmeyecekler, dışarı çıkacak okula gidecek. İlköğretim ve lisenin ne halde olduğu hepimizin malumudur. Hele üniversiteler oradaki ortamların nasıl olduğunu bilmeyen yoktur... Artık şu gerçeği bir kavrayalım ve inanalım! Bizim çocuklarımızın İslami eğitime ihtiyacı vardır. Bu sorumluluğu yerine getirmek her akıl ve irade sahibi Müslüman üzerine bir vecibedir. Özellikle "inanalım" diyorum. Eğer inansaydık çocuklarımızın gençlerimizin durumu ve haliyle toplumun durumu bu olmazdı. Bazen düşünüyorum demek ki bu işe olan inancımız zayıfmış. Bu konuda güçlü bir inanca sahip değilmişiz. Unutmayalım ki biz bu yavrularımızdan sorumluyuz. Onları doktor mühendis vs.görmeyi arzulamaktan öte onları İslami şahsiyete sahip Rabbimizin rızasının arayışı içinde olan ahireti için bir hazırlık içinde olan evlatlar yetiştirmemiz ve arzulamamız gerekir. Toplum olarak hala bu büyük tehlikeyi göremediğimizin kanaatini taşıyorum. Eğer görseydik bir çıkış kapısı arayışına girerdik.  Çocuklarımız doğduğu andan itibaren İslami eğitimle büyütürsek eğer her zaman doğru yolda ilerler helali ve haramı birbirinden ayırır. Allah’ın yasaklarında sakınır tek çabası Allah’a layık bir kul anne babasına hayırlı bir evlat İslam’a ve topluma hayırlı bir fert olmaktır. Bütün ömründe başına ne gelirse gelsin kiminle arkadaşlık yaparsa yapsın yine dönüp dolaşır kendi özüne döner. Çünkü o doğduğu günden itibaren İslami eğitim almıştır. İslam ahlakıyla büyümüştü o nasihatler onun içine işlemiştir. Emin olun kötü ortamlar kötü arkadaşlar İslam’ın haram kıldığı her şey ona itici ve yabancı gelir. Çocuklarımızın bütün bu güzel davranışları uygulaması için bizim bol bol Kur'an-ı Kerim ve mealini okumamız siyer ve kitap okumamız gerekir ki çocuklarımıza İslam eğitimi verebilelim...

Ya Rabbi! Neslimizi evlatlarımızı İslam dini üzerine ayaklarını sabit kıl. Doğru yoldan ayırma sana. Hakkıyla kulluk edenlerden eyle. Hakkı hak olarak bize göster. Ona tabi olmakla bizi rızıklandır. Batılı batıl olarak bize göster ve ondan uzaklaşmakla bizi rızıklandır.

Susa Çakmak

-------------------------------------------------------------------------------------------

Munis Diyarın Munis Şehidi

Hüzün çökmüştü Gazze diyarına 

Herkes yorgun her şey solgun

Ne olmuştu Filistinli yarenlere

Sahiden ne olmuştu?

 

Bir Kerbela daha mı yaşanmıştı

Kufe’nin sessizliği yine mi acıttı arşı

Bir Hüseyin daha mı kavuştu Rahmana

Tekerrür mü etti kara tarih?

 

Kara bağlasın ümmetin anneleri

Ümmetin komutanı şehit olmuştu 

Nasıl kıydılar bu narin pak bedene

Yürekleri dağladı İsmail'in şehadeti 

 

Yazsın kalem ümmetin sessizliğini

Mazide kaybolmuş kara sayfaları

Sızlayan, kahrolan yüreği yazsın

Yazsın kalem şehidin mübarek gününü.

 

Selamlar götür burdan şehidim

Şehitler diyarına, Cennetin goncalarına

Şehit Ahmet Yasin’e, Rantisi’ye ve nicesine

Şehadete kavuşmuş şehitlere selam götür.

YASEMİN ŞANLI

Paylaş

Son Eklenenler

09.06.2025 Sizden Gelenler

SİZDEN GELENLER 2025 HAZİRAN

Yazmak başlı başına terapidir.[...]
05.05.2025 Sizden Gelenler

SİZDEN GELENLER 2025 MAYIS

[...]
11.04.2025 Sizden Gelenler

SİZDEN GELENLER 2025 NİSAN

Yazmak başlı başına terapidir.[...]
Nisanur Dergisi

Aile, kültür, yaşam dergisi Nisanur zengin içeriği ve hanımlardan oluşan yazar kadrosuyla her ay Nur Çocuk dergisi hediyesiyle okurlarıyla buluşuyor.

Menü
  • Kurumsal
  • Abonelik
  • Sayılar
  • Konular
  • İletişim
  • Yazarlar
  • Nur Çocuk
Konular
  • Röportaj
  • Sizden Gelenler
  • Haberler
  • Öykü - Şiir
  • Makale
İletişim
  • Göztepe Mah. Mahmutbey Cad. İstoç Oto Ticaret Merkezi 3. Cadde N1 N2 Blok, No: 6/103 Bağcılar/İstanbul
  • 0212 562 60 06
  • nisanur@nisanurdergisi.com

© Tüm Hakları Saklıdır | İNS AJANS