Bismillâhirrahmânirrahîm
Sapkınlık nedir?
Sapkınlık, kişinin dinî değerlerinden, inançlarından ve dinin emrettiği sorumluluklardan kaçması; dinî inançlara ve emrettiği kurallara aykırı hareket etmesi ve davranışlarda bulunmasıdır. Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
"Muhakkak ki iman ettikten sonra kâfir olan ve (kâfirlerin safında yer alıp, müminlere düşmanlık eden veya riddet üzere ölerek) küfürlerini arttıranların tevbesi kabul olunmayacaktır. Bunlar, sapıkların ta kendileridir." (Âl-i İmrân Suresi, 90. Ayet)
Yine bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmuştur:
"(İman ve küfür) arasında tereddüt içindedirler. Ne (tam olarak) bunlardandır (müminlerden) ne de onlardandır (kâfirlerden). Kimi de Allah saptırmışsa sen ona bir yol bulamazsın." (Nisâ Suresi, 143. Ayet)
Bu ayetin öncesinde Rabbimiz münafıkların hâline değinmiş ve ibadetlerine olan gevşekliği ele almıştır.
İslam toplumu bugün ne yazık ki belli fırkalara parçalanmış ve kendisine sokulmaya çalışılan asıl düşmanlarını görmezden gelerek birbirine saldırmaya başlamıştır. Sapkınca akımlar ve düşüncelerle gençlerin ve çocukların zihinleri bulandırılmaya çalışılmıştır. Bunu yapan kişiler kendini Müslüman olarak tanıtırken, aynı fikirde olmayanları dinden saymamaktadır. İşin bir de öteki boyutu vardır ki, bu en tehlikeli durumdur. Çünkü Müslümanlar birbirleriyle uğraşmaktan asıl düşmanını unutmuş ve sapıklıkta onlarla yarışır hâle gelmiştir.
Batı’da yükselen İslam düşmanlığına ve gençlerimizi etkileyen sapıklıklara karşı Müslüman nasıl bir hazırlık içindedir? Gözler önünde yaşanan her türlü hayasızlık ve sapıklık karşısında gençlerini ve çocuklarını korumak için bir planı var mıdır? Bu sorulara cevabımız "evet" ise, o hâlde söylenecek söz yoktur. Lakin tüm bu sorular karşısında cevapsız kalmışsak, işte asıl sorun orada başlamış demektir.
Eğer çocuklarımız sahih bilgi ve sağlam bir bilinçle yetişmemişse, her türlü istismara açık hâle gelecektir. Hem kendini Müslüman olarak tanıtan ama Müslümanlıktan bihaber yaşayan sapkın akımların hem de kâfirin türlü oyun ve desiselerine karşı çocuklarımızı ve gençlerimizi korumalıyız. Sapkınlık girdabında ve sapıklık ortamında çocuklarımızı ve gençlerimizi en iyi muhafaza yöntemi Kur’ân’a sarılmak ve Sünnetullah ölçüsünde ilerlemektir.
Bugün dertlerimize çare bulamıyorsak ve bunca hayasızlığa karşı hâlâ bir şeyler yapamıyorsak, bu tam anlamıyla Kur’ân’a yaslanamadığımız , hâlâ dermânı onda aramadığımız içindir. Ayet-i kerimelerinde Rabbimiz sapkınlığa karşı Müslümanları uyarmış ve bunu Kur’ân’ın farklı yerlerinde defalarca tekrar etmiştir. Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler! Allah’a, Resûlü’ne, Resûlü’ne indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği Kitab’a iman edin. Kim de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, resûllerine ve ahiret gününe kâfirlik ederse şüphesiz (hakka geri dönüşü zor) uzak bir sapıklıkla sapıtmış olur." (Nisâ Suresi, 136. Ayet)
"Bir kısmına hidayet verdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu. (Çünkü) onlar, Allah’ı bırakıp şeytanları dost edindiler ve doğru yolda olduklarını sanıyorlar." (A'râf Suresi, 30. Ayet)
Allah’ı ve Allah’ın hükümlerini bırakan ve onun indirdiği Kitab’ı rehber edinmeyen herkes sapıklık içindedir. Etrafımızda sergilenen sapıklıklar karşısında başvuracağımız tek yöntem budur.
Bizler çocuk yetiştiriyoruz, aynı zamanda evlerimizi imar ediyoruz. O hâlde bizim gösterdiğimiz her tavır, yavrularımız üzerinde etki bırakacaktır. Bunu dikte ederek söylemek yerine davranışlarımızla sergilemeliyiz. Gündüz kuşağı programlarında her türlü sapıklığa seyirci kalan bir anne, hele ki bunu evladının yanında yapıyorsa; çocuğuna tesettürü, namahremi, ahlakı, ilkeli durmayı ve şer’i ölçülere göre yaşamayı öğretemez. Bu sadece sözde kalır.
Örneğimiz, ashabın güzide annesi Sümeyra Hatun olmalıdır. O, evlatlarına: “Ebû Cehil Resûlullâh’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) türlü eziyetler etti, siz de onu gördüğünüz yerde yere serin” demedi. O çocuklar, annelerinin muhacir hanımlarından Resûlullâh’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)Mekke devrinde maruz kaldığı eziyetleri duyunca gözyaşlarına boğuluşuna şahit oldular. Annelerinin ibadetle geçirdiği gecelerine şahit oldular. Sofra üzerinde babalarıyla Resûlullâh’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güzel ahlakı hakkındaki konuşmalarına şahit oldular. Anneleri onlar için örnekti. Bu yüzden Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sevgisi onların içine işledi ve Resûlullâh’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) eziyet edenlere karşı içlerinde bir öfke belirdi.
Allah’ın ilkelerine hayasızca aykırı hareket eden nesiller yetişiyor, dikkat edelim. Bilgisiz ve bilinçsiz nesiller sapkınlık girdabında boğuluyor ve ne yazık ki bunu farkında olarak yapıyorlar. Sapkınlığın meşru hâle geldiği bir toplumda kendini muhafaza altına alan herkes kurtuluşu bulacaktır.
Bunun için öncelik, Kur’ân çerçevesinde ilerlemek ve uyanık olmaktır. Anneler evlatlarını bu hayasız akıma karşı uyarmalı; bunu yaparken de fiilen karşı durduğunu göstermelidir. Ahir zamanın yükü ağır, yolu uzun ve zorluğu çoktur. O hâlde bu zorlu yolda yoldaşımız Kur’ânolsun.
Kur’ân nesli yetiştirmek duasıyla…