Nisanur Dergisi - Mine Turhan
Bismillah…
Spor, belli kategorideki insanları ilgilendiren, belli bir yaşa ya da kiloya hitap eden bir lüks sağlıklı yaşam koşulu gibi tüm insanların karşısında duruyor. Algılar genellikle sporu kilo fazlası olanların, çocukların, gençlerin, erkeklerin bir kısmının ya da sporu meslek edinenlerin ilgilendiği özel bir yaşam şartı gibi algılıyor.
Bununla birlikte tüm insanlar kayıtsız şartsız sağlıklı olmak istediklerini dile getiriyorlar. Yer yer ağrı ve sızılarından şikâyet ederek nasıl iyi olunacağı, sağlıklı olmak için ne yiyip içileceği hakkında da araştırmaya giriyor kişiler. Ancak tuhaf bir gerçek var ki, sağlıklı olma yolunda koşturan insanların birçoğu istediğini genel manada elde etmiş değil.
Şöyle ki; insanlar gerek bireysel gerekse diyetisyen kontrolünde, sağlıklı kalabilmek, fazla kilolarından kurtulmak, sabah uyandığında kendini ağır hissetmemek için birçok ürünü, ilacı ya da yiyeceği ve içeceği tüketmek zorunda kalıyorlar. Tüm bu işlemler kısmi olarak fayda etse de diyet, ilaç tüketimi vs. bırakıldığı zaman durum tekrar başa dönüyor. Sürekli yiyen ve hareket kapasitesi kısıtlı olan insan ne yazık ki sağlığına kavuşmak şöyle dursun, sağlığın civarından bile geçemiyor. Durum böyle olunca ekmek aslanın değil sağlıksız kişinin midesinde, sağlık ise hayallerinde kalıyor.
Gelelim sağlığın nasıl elde edilebileceğine… Bir beslenme uzmanı olmadığımızı şimdiden ifade edelim fakat bildiğimiz bir şey var ki, o da sağlıklı beslenmenin sağlık yolundaki ilk adım olduğudur. Kişinin ağzından girenle sağlığı, bir şeyin aynadaki aksi gibidir. “Kişi yediği kadardır” sözü birçok cihette doğrudur.
Yeme kontrolünün yanı sıra hareket etmek de vücudun önemli bir ihtiyacıdır. Elbette insanların hiçbiri tüm gününü hareketsiz geçirmiyor. Fakat bahsettiğimiz hareket, planlı ve düzenli bir şekilde yapılandır. Günlük düzenli bir şekilde okula, işe gitmek ya da her gün aynı saat ve tempoda ev temizlemek değil bahsettiğimiz. Tüm bunlar hareket kapsamında ele alınsa da ne yazık ki yer yer kişide sağlık sorununa neden olabilen hareketler barındırıyor.
Günlük rutinleri kaldırmak ya da ertelemek mümkün olmadığına göre günlük rutinlere bir yenisini daha eklemek gerekiyor. Özellikle hanımların en büyük şikâyetleri bel, boyun, omuz, sırt ve diz ağrıları oluyor. Burada önemli bir husus var. İnsanın sadece dili değil diğer azaları da konuşur. Ağrılar, yolunda gitmeyen bir durum olduğunu kişiye anlatır. Şu hâlde bir ev hanımı bel ve diz ağrısı yaşıyorsa bilmeli ki, eğilerek ev süpürmek, yer silmek artık onu yoruyor. Omuzları ve kolları ağrıyorsa gün içinde taşıdığı ağır eşyalar ya da ütü, bulaşık, çamaşır gibi işlerin yoğun olarak yapılması kolları ve omuzları yoruyor. Diz ağrıları nedeniyle namazlarını bile zor kılıyorsa dizlerini yeteri kadar ihmal etmiş olması nedeniyle olduğunu da bilmelidir.
Bu ifadelerdeki maksadımız tüm hanımları hep birlikte ev temizliğini protesto etmeye çağırmak değil elbette. Yalnız, bunları daha sağlıklı yapmak ve yaptığı işten zevk almak için sporu hayatta olmazsa olmaz listesine eklemektir. Özellikle hanımların düzenli spora, egzersize ve vücudun her kısmını aktifleştirmeye ihtiyacı var.
Spor vasıtasıyla hareket eden eklemlerde kireçlenme, sıvı azalması vb. gibi olumsuzlukların oluşma riski büyük oranda kaybolacaktır. Ağrılara sebep olan genel etkenler de bu gibi olumsuzluklardır. Yanı sıra fazla kilolar da spor aracılığıyla vücuttan atılınca, kişinin yürüyüşünden oturuşuna, yemek yerken nefes alışverişine, yokuş ya da merdiven tırmanışına, namaz kılarken secdelerinin uzunluğuna etki edecektir. Yani spor, kişinin maddi ve manevi sağlığı için elzemdir.
Bununla birlikte birçok kişi sporu nasıl yapması gerektiği hususunda bir fikre sahip değil. Bu da kişileri ya korkutuyor ya da sporu gereksiz veya ulaşılmaz görmesine neden oluyor. Hâlbuki ev içinde bile yapılabilecek mini egzersizler kişiyi günlük formda tutmaya yetebilir.
Eğer imkân varsa uzman bir kişiden yardım alınması her zaman daha iyi olacaktır. Çünkü sporu kademeli bir şekilde yapmak ve bedene ağır yük yüklememek önemli… İleride oluşmasını istemeyeceğimiz sakatlıklara neden olmama açısından ilk etapta bir profesyonelle başlanabilir. Bu, imkânlar dâhilinde değilse günlük yarım saat düzenli, tempolu ve her gün aynı saatte yapılan yürüyüş, kadın erkek her insanın ihtiyacı ve yapabileceği bir egzersizdir. Yalnızca ev içinde egzersiz yapabilecek olanlar içinse mekik, şınav, ip atlama, yerinde koşma, ısınma egzersizleri en verimli olanlardır.
Vücut da birçok maddi unsur gibi hassastır. İlk kez başlayan kişilerin haftanın her günü egzersiz yapmaları yorucu olacaktır. Bir gün dinlenme bir gün egzersiz olacak şekilde sağlıklı bir program ayarlanırsa verim, uzun vadede daha fazla alınacaktır.
Spor yaparken salgılanan mutluluk hormonları aracılığıyla kişi kendini daha mutlu ve özel hisseder. Bir hanım içinse kendine vakit ayırmak yani zorun zorunu başarmak, ayrıca huzur, maddi ve manevi dinginliğe vesile olur. Özelde ailenin genelde toplumun tamamının hanımların huzurlu olmasına ihtiyacı olduğunu düşünürsek bir hanımın spor yapması sadece kendi sağlığı için değil toplumun sağlığı için önemlidir.
Sağlıklı, huzurlu, umutlu ve mutlu aylar ve yıllar geçirmeniz duasıyla…
Mine Turhan