TERCÜME
Gazze Şeridi'nin Ortası'ndan Gazeteci Safinaz Al-Louh
Savaş sırasında üç kez yaralandım.
Çadırım tamamen yandı, kişisel eşyalarımın çoğunu kaybettim; bazıları yanarken, çoğu da şarapnel parçaları yüzünden paramparça oldu.
Burada her şeyden mahrum olduğumuz için, parçalanmış olsa bile bu kıyafetleri giymeye başladım.
Evimizi kaybettik, tıpkı Gazze'deki diğer evler gibi yıkıldı.
İçindeki her şeyi, hayallerimizi, umutlarımızı ve her şeyimizi kaybettik.
Saha çalışmalarımı yaparken, Quadcopter dronlarından açılan ateşe ve sürekli takiplere maruz kaldım.
Daha önce, dönüş yürüyüşlerini takip ederken de yaralanmıştım. Sol ayağıma bir trafik kazası nedeniyle platin takıldı; o kazada annem olay yerinde hayatını kaybetmişti.
Mesleğime ve işime sonuna kadar devam edeceğim. Bize yapılanları ve yaşananları, sessiz kalan ve acılarımıza gözlerini kapatan dünyaya duyuracağım.
Bazen yollarda nereye gideceğimi bilmeden yürüyorum. Bu savaşta yaşadığım her dakikanın bir hikayesi, bitmeyen bir derdi var.
Mutlu bir haber, biraz umut kokusu arıyorum; belki bu savaşın son bulması ve bizden her şeyi çalan bu zulmün bitmesi için.
Ama burada kalıyorum, çünkü Allah’a, kaderime inanıyorum ve başımıza gelen her şeyin Allah’tan olduğunu biliyorum.
2.MALAK EBU HUSEEİN
Melek Ebu Hüseyin
Yaş 20
Ben Melek
Gazze Şeridi'ndeki Cebaliye'den bir gazeteciyim. Kudüs Üniversitesi Açık öğretim FakültesiGazetecilik bölümü okuyordum ama savaşın çıkmasıyla birlikte çalışmalarım durdu ve gazetecilik öğrencisinden, en zor koşullarda savaş muhabiri olarak çalışan bir saha gazetecisine dönüştüm. 19 yaşımda Gazze'de bu alanda çalışan en genç gazeteciydim.
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki konumumuz nedeniyle savaşın en sert ve en korkunç dehşetiyle karşı karşıya kaldık.
Saldırının başlamasıyla birlikte ailem ve ben evimizden başka bir yere taşınmak zorunda kaldık, ancak yeni bölge şiddetli bombardımana maruz kaldı. Bu da yaralanmalarımıza neden oldu ve bizi yeniden yerinden ederek mülteci kampına taşınmak zorunda bıraktı. İlk olarak Cebaliye kampının işgal edilmesiyle birlikte defalarca taşınmak zorunda kaldık ve bu da benim gazetecilik çalışmamı büyük ölçüde karmaşık hale getirdi.
Genç bir gazeteci olarak ailemle birlikte yerinden edilmeye devam etmek ve dünyaya iletmek istediğimiz insan hikayelerini anlatma sorumluluğunu taşımak arasında kendimi muazzam bir baskı altında buldum. Ayrıca uzun süreler boyunca sürekli olarak kesilen iletişim ağlarına veya internete erişimin zorluğu bizi dış dünyadan tamamen izole ederek çalışma yeteneğimizi kısıtlıyor ve etrafımızdaki olaylara karşı korkumuzu artırıyor.
En zor dönem Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlığın başladığı dönemdi. Yem ve çürüyen yiyecekler yemek zorunda kaldık. Bu da sağlığımızı büyük ölçüde etkiledi. Çok fazla kilo verdik, ciddi vitamin eksiklikleri iyi beslenme eksikliği yaşadık. Bu da ayakta durmayı ve çalışmayı zorlu bir hale getirdi.
Yetersiz beslenme ve yorgunluktan dolayı birkaç kez hastaneye gittim ama yerinden edilmiş insanların ve onların acılarının sesi olmak için kararlılıkla çalışmaya devam ettik.
Bugün bile yiyecek kıtlığı çekiyoruz ve zar zor aldığımız konserve yiyeceklerle yaşıyoruz. Yaşanan her bir saldırı, kuşatma ile birlikte bir yerden bir yere taşınmaya devam ediyoruz, bu da gazetecilik mesleğimizin zorluğunu artırıyor.
Olayı daha da acılaştıran ise gazeteci arkadaşlarımızın hedef alınmasıydı. İşgal güçleri tarafından ailesinin evini bombalayarak suikasta uğrayan ve bedeni parçalara ayrılan gazeteci Hasan Hammad başta olmak üzere, her gün birlikte çalıştığımız birçok meslektaşımızı kaybettik. El Cezire muhabiri İsmail El-Ghoul'u da kaybettik. Hepsi gerçeği bildirdikleri içinkatledildi.
Bu kayıplar bizde derin bir psikolojik etki bıraktı. Meslektaşlarımız için yas tutuyor ve bu savaşın olaylarını haber yaptığımız için tehlikelerle dolu olan geleceğimiz için korkuyoruz. Ancak biz tüm korkulara ve engellere göğüs gererek halkımızın acılarını dünyaya aktarma görevimizi yerine getirmeye devam ediyoruz.
3.JANA HALİL
Tulkerim kentinde bulunan Filistin Teknik Üniversitesi’nde Medya ve İletişim öğrencisiyim.
Gazze'deki savaş 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı ile başladı ve şu ana kadar durmadı.
Bu savaşın Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Kudüs üzerinde de büyük etkisi oldu.
Binlerce insanın şehit olmasına ve birçok Gazze Şeridi sakininin tutuklanmasına ve kaçırılmasına yol açtı.
İşgalci israil, Gazze Şeridi'nde çok sayıda katliam gerçekleştirdi, altyapıyı tahrip etti ve insan haklarını ihlal etti.
Bu savaşın Batı Şeria ve sakinleri üzerinde, kamplara tekrarlanan baskınlar, tutuklamalar ve hapishanelerdeki mahkumlara uygulanan sert muamele de dahil olmak üzere büyük bir etkisi oldu ve onları birçok haklarından mahrum bıraktı.
Pek çok Filistinli aile, 7 Ekim Savaşı'nın başlangıcından bu yana hapishanelerdeki mahkumlarla ilgili hiçbir haber alamıyor.
Bu, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın maruz kaldığı durumun bir parçası
Umarız zafere giden yol bu olur inşaallah.