Çocukların doğdukları andan itibaren gelişimlerini etkileyen en önemli faktörlerden birisi oyundur. Oyun oynamak çocuğun bir nevi konuşma dilidir, olmazsa olmazıdır. Çocuklar oyunlar üzerinden dış dünya ile bağ kurar, dış dünyayı algılarlar. Hayata katılma ve keşfetme oyunlar sayesinde olur. Beslenme, sağlık, temizlik gibi ihtiyaçları ebeveynleri tarafından karşılanan çocuklar, eğlenme ve keyifli vakit geçirme ihtiyaçlarını da oyunlar sayesinde gerçekleştirir.
Mekân açısından oyunlar ikiye ayrılır
1. Dışarıda (açık havada) oynanan oyunlar.
2. İçeride (kapalı ortamda) oynanan oyunlar.
Dışarıda oynanan oyunlar; bahçe, park, sokak gibi açık havada oynanan oyunlardır. Salıncak, kaydırak, bisiklete binme, top oynama, ip atlama gibi aktiviteler açık havada oynanan oyunlardan bir kaçıdır. Genelde çocuklar ev içerisinde oyun oynamaktansa dışarıda oynamayı tercih ederler. Evdeki oyunlardan kısa süre içerisinde sıkılan çocuk, dışarıda deyim yerindeyse ‘akşama kadar’ sıkılmaz hatta bazen karanlık çökene kadar eve gelmek istemez. (Özellikle erkek çocuklar, dışarıdaki oyunlara daha yatkındır.)
İçeride oynanan oyunlar; ev ve sınıf gibi kapalı ortamlarda oynanan oyunlardır. Kurallı ya da kuralsız oynanabilir. Çocuğun tek başına veya anne, baba, abi, kardeş veya oyuncakları ile oynadıkları oyun alanlarıdır.
Çocuklar oyun oynarken akranları ile iletişim kurmayı ve topluma karışmayı öğrenir. Oyun oynayan çocuğun bilişsel olarak hayal gücü gelişir, sorun çözmeyi öğrenir, duygusal olarak rahatlar, paylaşmayı bilir ve kendini daha iyi ifade eder. Fiziksel gelişim olarak ise çocuklar oyun oynayarak ince motor ve kaba motor becerilerini destekler.
Çocukların oyun oynarken öğrenme kapasiteleri daha yüksek, algıları da daha açıktır. Öğrenmede güçlük yaşayan çocuklarımızın ‘oyunla öğrenme’ yöntemiyle bu güçlüğü azaltabiliriz.
Bir çocuğun akranları ile oynaması kadar, ebeveyni ile oynaması da bir o kadar önemlidir. Ebeveyni ile oynayan çocuğun, ebeveyn ile arasında güçlü bir bağ oluşur. Ebeveynler gün içerisinde yarım saat dahi olsa çocuğa özel zaman ayırmalı ve oyununa eşlik etmelidir.Burada amaç sadece vakit geçirmek olmamalıdır. Çocuklar, bizim gerçekten onlarla ruhen oynayıp oynamadığımızı çok iyi anlarlar. Bedenen çocuklarla oyun oynayıp, aklen başka bir yerlerde isek, o oyun bizden sadece ‘zamanımızı çalmış’ olacaktır. Bu sebeple oyun oynarken ebeveynin çocuğun dünyasına girmesi, çocukla birlikte gerçekten eğlenmesi gerekir.
Aileler sürekli oyuncak almak yerine çocukla oyunlar tasarlayabilir. Örneğin; önemli gün ve gecelerde veya mübarek aylarda; kâğıt, makas, yapıştırıcı gibi her evde bulunan küçük malzemelerle minik oyuncaklar yapabiliriz. Bu süreç içerisindeki aktiviteyi de oyuna dönüştürebiliriz. Bu sayede hem oyun oynamış hem de önemli günleri ve mübarek ayları çocuklarımızın hafızasına nakşetmiş oluruz.
Çocuklarla oynadıktan sonra oyun alanımızı temizlemek ve oyuncakları toplamayı da hep birlikte yapmalıyız. Böylece çocuklarla geçirilen güzel bir vakitten sonra çocuğa sorumluluk sahibi olduğunu da hatırlatmış olacağız. Çocuk oynadığı oyuncakları kendi toplamaz ise;bunu oyuna dönüştürüp yardımcı olmaya çalışalım. Örneğin; ‘Hadi ben mi daha hızlı topluyorum yoksa sen mi? 3-2-1 yarış başlasın’ deyip bazı işleri oyuna dönüştürmeyi bilmeliyiz. Oynadığı oyuncakları çocuğun toplamasına küçük yaşlardan itibaren öğretelim ki çocuk her zaman arkasını toplayabilecek bir ebeveynin olduğunu düşünmesin! Hayata karşı bazen zorlukları küçük yaşlardan itibaren çocuklarımıza öğretebilmeyi hedef haline getirelim. Kendi yatağını toplamayı bir oyun haline getirebiliriz, eline küçük bir bez parçası verip ‘hadi duvarı boyarmışçasına silelim’ gibi sözlerle ya da bulaşıkları düzenlerken, çamaşırları katlarken ‘beyaz ve büyük parçalar bende, küçük ve renkli parçalar sende’ deyip işi oyuna çevirebiliriz ve bu sayede de çocuk büyük, küçük, beyaz, renkli kavramlarını da ayırt etmiş olacak.
Diğer bir konu da ebeveynler yarışma içerikli oyunlar oynarken, hep çocukların yenmesine müsaade etmemeli! Çünkü ‘kuraldır ya’ anne baba çocuk oynar ve devasa bünyeleri ile küçücük çocuğa yenilirler! Anne ve baba oyunlarda bazen yenmesi gerekir ki çocuk hep yenecek kişinin kendisi olmadığını anlamalıdır. Dışarıdaki hayatta hiç kimse kimsenin ebeveyni olmaz, olamaz! Çocuk okul ortamında, arkadaş ortamında, ilk yenilgiyi arkadaşlarından alırsa; bu onun için çok daha zor olabilir. Bu sebeple bazen gerçekten çocukla oyun oynarken biz kazanalım. Hatta bazen çocuklar için bu daha da cazip gelecektir, kendi hayal dünyasında ‘En güçlü benim babam, en güçlü benim annem’ diyecektir.
Çocuğun ebeveyn ve akranları ile oynaması önemlidir evet ama ara ara tek başına oynaması da önemlidir. Bunun için çocuğa uygun bir ortam sağlanmalıdır. Bazen çocukları tek bırakmak, oyunlarına müdahale etmemek gerekir. Çocuk tek başına oynamak istiyorum derse zorla oyununa müdahale etmemeliyiz. O an tek başına oyun oynamak isteyen çocukta; güçlü bir bağımsızlık duygusu gelişir. Bir çocuğun tek başına oyun kurması, o oyuna devam etmesi ve bitirmesi aslında yönetici olma kabiliyetini ortaya çıkarır. Çocuk, oyuncakları yönetir ve yöneten de kendisidir.
Çocukların çok yönlü gelişimlerini sağlamak için evde oynayabileceğimiz bazı oyunları sizlere sunmuş olalım:
- 0-2 yaş için oynanabilecek oyunlar ve oyuncaklar: Dil gelişimine yardımcı konuşan bebekler, renkli toplar, renkli şekiller ve ses çıkaran tüm oyuncaklar.
- 3-4 yaş için oynanabilecek oyunlar: Yaşına uygun büyük parçalı yapboz, renk eşleştirme,boyama oyunları.
- 5-7 yaş için oynanabilecek oyunlar: Bulmaca çözme, resim yapma.
- 8-10 yaş için oynanabilecek oyunlar: Mantık oyunları, bilgi oyunları, dil oyunları.
- 10-12 yaş için oynanabilecek oyunlar: Sanat oyunları, stratejik oyunlar.
Sağlıklı, mutlu, huzur dolu oyunlar dilerim...