‘Çocuğum bana aşırı bağlı, sürekli peşimde, evin içinde yapışık ikizler gibiyiz’ diyen birçok ebeveynler duyuyoruz. Aslında bu şekilde bağlanma, bir müddet sonra hem anneyi hem de çocuğu huzursuz eder ve ilerde farklı boyutlara gidebilecek (öz güven eksikliği) bir probleme dönüşür.
Birçok psikolojik sorunun kökeninde ya bağlanamamak ya da bağlanmanın şiddetini ayarlayamamak vardır. Örnek; çocuk açtır ama yemek yiyemez, uykusu vardır ama uyuyamaz, huzursuzdur ağlar veya agresif hareketler sergiler. Pedagoji alanında buna ‘Bağlanamamanın gerginliği’ denir. Çocuk güvenli bağlanamamıştır.
Güvenli bağlanma 0-2 yaş döneminde 3 farklı kural ile olan bağlanmadır. Çocuk 2 yıla kadar anneye güvenle bağlanabilmişse, anneden kolayca ayrılabilir. Örneğin, kreş veya okula giderken annesinin peşinden ağlamaz veya üçüncü kişilerin yanında kalabilir. Güvenli bağlanma oluşmamış ise; kreş veya okul döneminde çocuk zorluk çıkarabilir; gitmek istemez, uyum sağlayamaz…
Aslında bağlanma; annenin kendi ruh halidir. Bağlanma, bir ruh hali, bir çemberdir. Anne kaygıdan kurtulursa, kendini çocuğa teslim ederse, ortadan tüm sorunlar kalkmış olur. Bebek doğar doğmaz, kendini anneye teslim etmesi fıtridir ama annenin kendiliğinden oluşmaz, çaba gerektirir. Belki çoğu anne (özellikle ilk defa anne olanlarda) bebeği ilk kucağımıza verdiklerinde şunu sorarız: ‘Bu bebek benim mi?’ diye içten içe sorarız ama bebek sormaz, soramaz; fıtri olarak teslim ve kabullenme vardır.
0-2 yaş güvenli bağlanma için önemli rol teşkil ediyor dedik; peki ama bu nasıl olacak?Çocuk için doğduktan sonra anne ile bağ kurması için üç temel yol vardır. Bunlar; ten ile temas, göz ile temas ve ses ile temas.
Ten ile temas: Yapılan araştırmalarda, bebek annenin göğsüne (kalp hizası) ten ile teması olacak şekilde bırakıldıktan bir süre sonra annedeki süt hormonları harekete geçecek ve göğüsler bu uyarı ile daha fazla süt üretmeye başlayacak. Bu durum annedeki stresi azaltacakve güvenli bağlanmanın ilk adımı da atılmış olacak. Yine yapılan bir araştırmaya göre ten temasında bebeğin avuç içlerini öpmek bebekte ‘Özgüven’ duygusunu geliştirmektedir.
Eskiden annelerimizden çok duyardık: ‘Ağlayan bebeği kucağına alma, alıştırma; ağlar ağlar susar, kucağa alışmasın’ derlerdi. Tabi geleneksel olarak düşündüğümüzde, annelerimiz bu yolla çocuğu ‘kucağa alıştırmamak’ amacıyla yapıyordu. Bir yönüyle bu ‘eğitim’ yöntemi, doğru bir yöntemdi. Evet, bazı çocuklar aile içerisinde aşırı ilgi görüp sürekli kucakta taşındığında, bu durumu bir ‘eğlenceye’ dönüştürmüş oluyor. Bu eğlenceyi elde etmek için de bazen ‘ağlama’ yöntemini kullanabilir. Ancak, her ağlayan çocuk, kucak istemeyebilir doğrusu çocuğun ağlamasının altında çoğu zaman fiziksel ihtiyaçları olabilir. ‘Ağlamayan bebeğe süt vermezler’ atasözü, çocuğun acıktığını söylemesinin bir yolunun ‘ağlamak’ olduğunu bize anlatır. Alt ıslatma, gaz sancısı, susama gibi ‘acil durum’ ihtiyaçları için de ‘ağlama’ alarmını çalabilir. Anne, bebeğin hem bu ihtiyaçlarını gidermek hem de ‘ten teması’ kurarak aralarında ‘güçlü bağ’ oluşturmak için bebekle temas kuracaktır.
Göz ile temas: 0-2 yaş döneminde ‘Bebektir, bizi anlamaz’ duygusu var hepimizde. Evet konuştuklarımızı anlamaz ama hisseder. Bebekler ve çocukların sezgileri kuvvetlidir. Bebeği emzirirken veya bir şeyler yedirirken, özellikle yeni doğmuş bebekler pür dikkat annenin gözüne bakarlar. Her ne kadar görme duyusu tam gelişmemiş olsa da ‘Anne ben buradayım, bana bak, bana yönel’ der gibi. Bebeğin beslenmesini sağlarken; bir elde telefon diğer elde mama veya emzirme varken, anne ile bebek arasında sağlıklı bir bağ ve iletişim kurulmaz.Böyle bir ‘iletişimsizlik’ sonucunda bebeği elimizden bıraktığımız gibi yine ağlayacak çünkü anne bebeğin karnını doyururken ‘duygusal doygunluk’ için bir şey yapmamıştır. Bebeğin ağlaması ile birlikte annede ‘Ama ben seni yeni besledim’ serzenişleri başlayacak. Bu kısır döngü böylece devam edecek. Ancak emzirme, besleme veya alt değiştirme esnasında bebek ile göz teması kurarsak ve o an ‘özelmiş’ gibi davranırsak, anne bebek huzuru oluşmuş olur.
Ses ile temas: Bebek anne karnındayken annenin kalp atışlarını duyar. Çoğu anne bebek doğunca farkında olmadan bebeği sol göğsünden emzirmeye başlar. Sizce bunun nedeni ne olabilir? Evet, KALP soldadır ve bebek sütünü emerken, kalbin sesini duyar, anne karnındayken duyduğu sesi hisseder ve o mucize buluşma tekrar eder. Bebek ağladığında, huzursuz olduğunda, uyku zamanında anneler yumuşak ses tonuyla ninniler söyleyip bebeği teskin etmeye çalışır. İşte o zaman da anne ile bebek arasında ses yoluyla ‘güvenli bağlanma’ sağlanmış olur.
0-2 yaş arası için güvenli bağlanmanın bazı yollarını anladık. Peki güvenli bağlanma konusu sadece bu yaşlarla mı sınırlıdır? Bu sorunun cevabı tabi ki ‘hayır’dır. Konuşmaya başladıktan sonra, kaygılı çocuklar sürekli ‘Anne, baba beni seviyor musunuz?’ şeklinde sorular sorar. Gün içerisinde belki sayısız defa sorar durur ve biz de her defasında ‘Of bu da soru mu tabi ki seviyorum, git başımdan’ dersek, sizce çocuk bu cevap karşısında tatmin olacak mı? Hayır! Unutmayalım, bu soru, çocuktaki bir kaygı durumunun, güvenli bağlanamamanın tezahürü olabilir. Ama çocuğun göz hizasına inip (göz teması), ellerini avuç içlerine sarmalayıp (ten teması), yumuşak ses tonuyla (ses teması) ile çocuğa tatmin edici cevabı verirsek; o kaygı durumu ortadan kalkacak. Belki çocuk aynı soruyu farklı zamanlarda tekrar soracak ama bir farkı olacak; bu defa eski kaygı ve endişe ile değil, içten gelerek ve cevabınızdan keyif alarak soracak.
Yazımızın başında vurgu yapmıştık, anneye yapışık ikiz gibi evde dolaşan çocuklar… Çocuk,hayatının belli bir döneminde anneye yapışır, bazen anne göz önünden saniyeler içinde ayrılsa çocuk bu durumu kabullenmez. Buna benzer hadiseler bazı durumlar için geçici olabilir ama bazen de ileri boyutlara gidebilir.
Bazen denk geliyoruz; ‘Geçen aya kadar böyle değildi, aniden böyle oldu, bana yapıştı’ ya da‘Okulu, kreşi seven çocuk birdenbire okuldan kesildi; sürekli ağlıyor, gitmemek için bahaneler üretiyor’ diyen annelerimiz var. Unutmayalım ki aniden gelişen olaylarda da mutlaka bilinçaltında yatan bir sebep vardır. Acaba okulda mı, evde mi bir sorun yaşadı ya daakran zorbalığı mı var gibi… Ebeveynler çocuklarını bu süreçte iyi gözlemlemeli, okula giden çocuksa, gerekirse rehber öğretmeninden destek alıp bu süreci iyi yönetmelidir.
Okul çağındaki çocukta güvenli bağlanmada diğer bir husus da ebeveynin verdiği sözü tutması. ‘Çocuğu okula bıraktık ama çocuk durmuyor, ağlıyor.’ Çocuğa söz verdiniz, ‘seni kapıda ya da bahçede bekliyor olacağım’ deyip, eve gitmeyelim ya da ‘Dönüşte ben seni alacağım’ derseniz, siz alın başkasını göndermeyin. Zira okul çağındaki çocuklarda ‘verilen sözleri tutmama’ güvenli bağlanmayı zedeler.
Ebeveynlik zor, bu çağda çocuk yetiştirmek çok zor, hele annelik çok daha zor evet, ama bir o kadar da kutsal bir meslektir. Annelik, emekli olunacak bir meslek değil, anneliğin tatili, anneliğin dinlenmesi yok. Annelik 365 gün 7/24 ömür boyu devam eder. Allah’ın verdiği bu güzel nimeti, her anne en güzel şekilde yetiştirmek ister.
Güvenli bağlanan anne ve güvenli bağlanabilen özgüvenli çocuklar yetiştirmek duasıyla…