Allah'ın adıyla
Hazreti Adem’in (Aleyhisselam) yaratılışından sonra Hak Teâla'nın şeytana “Adem'e secde edin” emri ve şeytanın bu emri yerine getirmemesi, sonrasında cenabı Allah'tan izin isteyip Allah’ın (Celle Celaluhu)
“Haydi, buyurdu, sen (belirli bir güne kadar) mühlet verilenlerdensin.'' mealindeki ayetleriKur’an’da üç yerde geçmektedir. (bk. A'raf, 7/15; Hicr, 15/37; Sad, 38/80) Bu emir ile serbest bırakılan iblisin insanoğlunu sıratel mustakimden kaydırma mücadelesi günümüze kadar ve kıyamet kopana kadar devam edecektir. Bu minvalde şeytan ve aveneleri farklı yollardan insanı insanlıktan fıtrattan uzaklaştırıp esfele safilin çukuruna itmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Bunu yapmak adına ekinleri ve nesilleri ifsat etmek için insanlık ile bir savaşın içinde olmuştur. İslam, dünyayı fesat etmekdeğil ıslah etmek için vardır Ayeti kerimede de görüldüğü gibi Hak Teâla şöyle buyurmuştur:
Kimi insan var ki, dünya hayatı ile ilgili konuşması hoşunuza gider ve en amansız düşman olduğu halde kalbindeki duyguların samimi olduğuna Allah’ı şahit gösterir. (Bakara Suresi, 204. Ayet)
İş başına geçince yeryüzünde kargaşa ve bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli mahvetmeye çalışır. Oysa Allah kargaşa ve bozgunculuk çıkarmayı kesinlikle sevmez. (Bakara Suresi, 205. Ayet)
Âyetlerin iniş sebebi hakkında şöyle bir rivayet vardır: Münafıklardan Ahnes b. Şureyk, Peygamber(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelerek Müslüman olduğunu söylemiş, bu durum Allah Resûlü’nün (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) pek hoşuna gitmişti. Ahnes, “Ben, müslüman olmayı dileyerek geldim ve Allah’a yemin ederim ki bu sözümde samimiyim” demişti. Sonra Hazreti Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanından çıkmış, yolda giderken Müslümanlara ait birtakım ekinleri yakmış ve merkepleri öldürüp telef etmişti. İşte bunun üzerine bu âyetler indirildi. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 428) İniş sebebi bu olmakla beraber, âyetler, bu vasıfları taşıyan bütün münafıkları ve bozuk şahsiyetli kişileri bu ayetlerin ışığında tasvir etmekte; münafıklık, riyâkârlık, düşmanlık, bozgunculuk ve tahripkârlık özelliği olan herkesi uyarmaktadır. Cenabı Allah'ın ifsadı sevmediği kelamıyla sona eren bu iki ayeti kerimenin manası hayli geniştir. Zira o dönemde Müslüman'ın tarlasını yakan eşekleri boğazlayarak ekini ve nesli yok etme gayreti içerisinde olan Ahnes b. Şureyk ve onun yoluna devam eden ehli küffar torunları ve türleri olan insanlar, tarih içerisinde yürüttükleri farklı ifsat faaliyetleri ile aynı cürmü işlemeye devam etmişlerdir. Yerküreyi insanlığa cehennem haline getiren bu insan güruhu ifsadı da insanlığa faydalı şeyler üretme gayretinde olmak başlığıyla süslemektedir. “Hem onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiğinde biz ancak ıslah edicileriz derler.” (Bakara Suresi, 11. Ayet) ayeti kerimesinde bahsedilen bu grup, ifsatlarını ıslah etiketiyle örtmektedirler. (Kanı bozuk) Kelimesi Sürekli kötülüğünü gördüğümüz şahıslara toplumumuzda kullanılan bir kelimedir. İnsan vücudu kan ile hayat bulur, tabiri caizse kan yakıttır.Ahnes b. Şureyk'in tarlaları yakıp merkepleri boğazlamasına mukabil günümüzde bunu farklı şekilde yapmalarına, GDO’lu ürünlerin üretiminde (genetiği değiştirilmiş organizmalar) ilk başlarda mısıra akrep geni aktarılması örnek olarak verilebilir. Genetiği ile oynanmış besinler kanı bozar, vücudun tüm hücrelerine nüfuz eder. Bozulan kan ile çalışan ruh ve beden ise maalesef düzgün çalışmaz, ifsat olur. Ahnes b. Şureyk’in geçmiş ve şimdiki aveneleri önce yediğimiz gıdalara müdahale ederek genleriyle oynayıp, çeşitli ifsat yollarıyla yapay hale getirmiştir. Bugün dünya genelinde ve ülkemizde de çoğu meyve ve sebzeler hormonludur. Eşyanın tabiatına aykırı yetiştirilmektedir. ABD ve israilgibi emperyalistler öncülüğünde tarımda kullanılan hormonlar fito-östrojen karakterinde olup, yani bitkisel kadınsı hormon özelliğini taşıyıp, zamansız mevsimsiz suni tarım oluşturmaktadır. Son zamanlarda artan kibar sesli yapmacıklı erkeklerin, transeksüellerin vesaire oluşumu buna en büyük etkendir. Kıvam arttırıcı “karagenan” hemen hemen çoğu puding, meyveli yoğurt, kefir, çikolatalı çilekli muzlu sütlere katılıyor, özellikle sindirim sisteminde tahribatlara neden oluyor. Karmin; bir kaktüs böceğidir. Kurutulup kanı renk verici olarak çilekli, renkli şeker, gofret, sakız gibi birçok üründe kullanılıyor. Bugün kurulan bu böcek yetiştirme alanlarını sosyal medyadan izleyip bir tefekkür edelim. Maide suresinde ise kan yemenin ve içmenin haram olduğu muhkem bir şekilde görülmektedir.
“(Murdar hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş, boğulmuş, vurularak öldürülmüş, yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanarak öldürülmüş hayvanlarla -henüz canı çıkmadan yetişip kestiklerinizin dışında- yırtıcıların yediği hayvanlar, dikili taşlar önünde (sunaklarda) boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla paylaşmanız size haram kılındı. Çünkü bunlar doğru yoldan sapmaktır. Bugün, kâfirler dininize karşı (mücadelede) ümitlerini yitirmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim. Kim açlıktan bunalıp çaresiz kalırsa, günah sınırına varmaksızın yiyebilir. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (MaideSuresi, 3. Ayet) Burada açıkladığımız sadece konunun çok az bir özeti niteliğinde. Rabbimiz bizlere helal ve temiz olanı sevdirsin duası ile.