Ne büyük bir imtihan; koklaya koklaya büyüttüğü evlatlarının kendisinden olmadığını bilmek...
Evlatlarını bırakıp internetten tanıdığı ve gönül verdiği birine sahip olduğunu düşündüğü her şeyi bırakarak gitmek ve arkada gözü yaşlı kalanlar çaresiz eşler, aldatılma duygusu altında hayat neşelerini bitiren kendilerini kader mahkumları olarak niteleyen canlar... Bu olaylar ne ilk ne de son olacak.
İşte hayat!
İşte gerçekler ve imtihan...
Asıl olan ben ve ben... Sen ve sen... Mesele doğru karar verip doğru eylem içinde olmak...
O halde dinle ey dost...
Evlilik; birbirini sevip karar veren kadın ve erkeğin bir merasimle birbirlerini kabul ederek şahitler huzurunda beraber olmaktır. İyi günde ve kötü günde, sağlıklı ve hasta zamanda ele ele, göz göze, beden bedene birbirine destek olma sözü vermektir. Hayatta kendilerine bahşedilen her şeyi beraber kullanma izninin olduğu, hiç kimsenin bu kadar yakın olamadığı bir oluşumdur. Devletin de kontrolü altında olup sözleşmeli olan bu kurumun kuralları vardır. Sorumluluk esasına dayanarak karşılıklı hakları olan, sevgi, saygı fedakârlık ve sadakatleayakta duran, güvenin tutkal olduğu bir müessesedir.
Herkes evlenir lakin aile olamaz. Aile olmak; bir emeğin, bir bilginin, bir tecrübenin ürünüdür. Bunun için öncelikle sağlıklı bir bedene, hoş söylemlere, güzel eylemlere, sadakatle birbirine bağlanmaya, egolarına hayatlarını kurban etmemeye bağlıdır.
Düşüncelerimiz yani iç konuşmalarımız, otomatik olarak içten geçirdiğimiz cümlelerimizdir. Duygularımız düşüncelerimizle, hislerimizle oluşur. Oluşan bu duygularımızla duyduklarımıza tepki veririz. Kurduğumuz cümlelerle düşündüklerimizi eyleme geçiririz. Böylelikle iyi ya da kötü bir şekilde hayatımızı seçmiş oluruz.
Maddi ve manevi ihtiyaçlarını gidermek ve hem ruhen hem de madden sükûn bulmak için evleniriz. Maddemiz ve maneviyatımız; ruhumuz, duygularımız, vicdanımızın sonucunda düşünce dünyamızda bulduğumuz huzurla, yaşadığımız anlık güzelliklerle mutlu oluruz.
Cenab-ı Allah, bizi yeryüzüne mutlu olmamız için göndermiştir. Dünya bir imtihan yeridir.İmtihanımızla barışık ve sorumluluğumuzun farkında olarak yapılması gerekeni yaparsak iç huzurumuz olur.
Muhabbetin ve merhametin arkasından mutluluk gelir. Bunun için de sevgi, saygı, güven, fedakârlık, sadakat şarttır.
Muhabbetin oluşmasında en önemli etken; Allah Resul’ünün (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve O’nun nadide arkadaşlarının, konuşmaktan hayâ duymadıkları mahremiyetler konusunun tabu olması ve bu doğrultuda doğru harekette bulunulmamasıdır. Mahrem konular, Hazreti Resulullah’a(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sorulmuş ve cevapları hadis olarak nakledilmiştir.
Aile mutluluğunun temelinde sevgisizlik, ilgisizlik, değersizlik duygusu, ihtiyaçların karşılanmaması, beklentilerin göz ardı edilmesi vardır. Bu zamanla cinsel sorunların oluşmasına da sebep olabilir. Aile mutluluğu için bu konular çok önemlidir. Öğrenilmeli ve öğretilmelidir. Doğru yerlerden öğrenilmemesi, facialara sebep olabilir. Yanlış takva ve hayâanlayışından sıyrılarak; insanın mutluluğu için büyük önem arz eden cinsel konular bilinmelidir.
Hevâsının esiri olmuş, her isteğinin arkasından koşan insanoğlunun, her baktığı yerde cinsellik uyarılmaktadır. Gözünü bakılması yasaklanan şeylerden çevirmek, vahyin öğretisidir.
Vahiy, fuhşiyatın en çirkininin zina olduğunu ve asla yaklaşılmamasını emretmiştir. Evliliği de denkliği de iffete bağlamış; iffetini muhafaza etmeyip bunu alışkanlık haline getirip tövbeetmeyenlerin, müminlerle evlenmesinin haram olduğunu belirtmiştir.
Zinaya yaklaşmamak ve sükûn bulmak için evlilik bir tedbirdir. Nitekim Allah Resulü (SallallahuAleyhi ve Sellem), “Ey gençler topluluğu! İçinizden kim evlenmeye muktedirse evlensin. Çünkü evlenme, gözü haramdan son derece saklayıcıdır. İffeti en iyi koruyan budur. Kim de evlenmeye gücü yetmezse oruca devam etsin. Zira oruç, şehvet için kuvvetli bir kırıcıdır.” (Sahih-i Buhârî, Kitabu’n-Nikâh, 3/4) buyurmuştur. Kendini tutsun, korusun denmek istenmektedir.
Batı düşünürü Zilberg cinselliği, “Bacaklarımızın arasında değil, kulaklarımızın arasındadır” diye çok anlamlı bir tarif yapar.
İnsan, dört bölümden oluşur. Bunlar; akıl, kalp, mide ve cinsel uzuvlarıdır. İnsan, bu dört bölümünü tatmin etmelidir.
Aklın gıdası; düşünmek ve inanmaktır. Kalbin gıdası; sevmek ve sevilmektir. Midenin gıdası; sağlıklı ve güzel beslenmektir. Cinselliğin gıdası da helal olan eşi ile muhabbet dolu beraberliktir. Mutlu ve huzurlu olmak için emek vermek gerekir. Emek vermeden yemek olmaz.
Şu gerçek unutulmamalıdır: Güçlü, birbirine bağlı bir toplum oluşabilmesi ancak eşler arasında ruhsal ve bedensel sükûnet ile olur. Evlerde huzurun, sükûnetin, sevginin ve merhametin olmaması, Allah’ın (Celle Celaluhu) dininin anlaşılmamasının başlıca sebeplerindendir.
Bu sorun, Müslümanların sorunudur. Kapalı, dört duvar arasında yaşanan cinsel sorunlar, boşanmaların baş sebepleridir. Sorunlar tabu olduğundan, konuşulamadığından; “şiddetli geçimsizlik” evliliğe verilen son sözdür.
Bilgisizliklere birçok sebep bulunması; isteklerin bilinmemesi, aklın, kalbin, midenin ve cinselliğin sağlıklı bir şekilde doyurulma gayretine girilmemesindendir. Yahut tam tersine hayâdan, iffetten yoksun, sapıklık içeren yayınlardan medet umarak ve yanlış bilgi edinerektatmin olmayı yanlış yerlerde aramaktır.
Allah Resulü Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), örnekliğini yaşayarak göstermiştir. Bunu da şu şekilde bize sunmuştur:
“Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizî, Menâkıb, 63)