“En yüksek şekli insanda sergilenen ruh-madde birliği prensibinin adı ise, İslâm’dır”
Aliya İzzetbegoviç
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Sanatsal bir resmin yalnızca bir boyaya, şiirin yalnızca bir mısraya indirgenemeyeceği gibi insanın da yalnızca biyolojiye indirgenmesi mümkün değildir. Aynı şekilde insanın, sadece bir ruh üzerinden de tasavvur edilmesi doğru değildir. Çünkü insan yaratılışı gereği tüm bu metaforların üstünde bir doğaya sahiptir. Aliya İzzetbegoviç’in deyimiyle “İnsan tüm bilimlerin toplanarak hakkında söyleyebileceği her şeyin üstündedir.”
Bu bakış açısıyla tüm bilimlerin ve tezlerin üstünde bir konumda olan insan, İslam ile şereflenmiş ve hâli-zatı üzerinde bir konum tecelli etmiştir. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ise bu durumu bir baş yapıt olan “Doğu ve Batı Arasında İslam” kitabında konu edinmiş, bu iki uç nokta üzerinden düşüncelerini dile getirmiştir.
Geçmişten günümüze yaşamın düzenine, işleyişine tâbi olmuş her bir ferdi ve halkı esas alan Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, İslam’ı yalnızca bir din olarak görmemiş ve bu düşüncesini hayatının her alanında yaşatmayı hedef edinmiştir. Begoviç, gerek fikir ve düşünceleriyle gerek pratik yaşantısıyla duruşuyla İslam’ı her daim merkeze almıştır. Bir başyapıt olan “Doğu ve Batı Arasında İslam” kitabında da bu düşüncelerini yazıya dökmüş ve İslam’ın bir din olmanın ötesinde bir yaşayış biçimi olduğunu vurgulamıştır.
Kitap 2 ana kısımdan oluşmaktadır; “Öncülerin İncelenmesi” olarak adlandırılan birinci kısımda yazar; “Evrim ve Yaratılış, Kültür ve Medeniyet, Ahlak” gibi konulara değinmiş, doğuyu ve batıyı gözlemleyerek araştırdığı teorilere farklı bir perspektiften bakmıştır. İkinci kısımda ise, “İslam: İki Kutuplu Birlik” başlığıyla İslami değerleri temel alarak yine doğu ve batı arasındaki yaşam teorilerine değinmiştir.
Giriş bölümünde kitabı yazma amacını dile getiren yazar Begoviç, “Günümüz dünyasının şekillenmesinde İslam’ın rolü var mıdır?” diyerek bu soruya cevap niteliğinde bir kitap yazmıştır. 1960’lı yıllarda yazılmaya başlanan eser neredeyse 1980’li yıllarda tamamlanmıştır. O tarihten günümüze gelen ve güncelliğini halâ korumakta olan bu kitap, değindiği noktalarla çağdaş insanın her şeyi kavrayamadığını ve her insanın, toplumun mücadeleye bağlı olma zorunluluğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Begoviç, “Belli bir ölçüde bilim olmayan bir din ve dinin belli varsayımlarını ihtiva etmeyen bir bilim mümkün değildir” diyerek bir kez daha İslam’ın bilimle, bilimin İslam’lavuku bulabileceğinin altını çizmiştir. Evrensel bir din olan İslam’ın, modern dünya içerisinde nice filozofların teorilerini ve tezlerini çürüttüğünü dile getirerek, filozofların ve bilim adamlarının, düşüncelerine ve metotlarına eş değer durumların İslam’da bilhassa olduğunu ifade etmiştir.
İslam’ın evrensel değerlerine sadık kalınmasını aynı zamanda yeni çağdaş toplumunda da göz ardı edilmemesini savunan yazar, bu bakış açısıyla toplumdaki sorunlara çözüm bulunmasını savunmuştur. Toplumdaki sosyolojik incelemelerinin ardından “Din, Felsefe, Kültür, Medeniyet” gibi konuların her birine ayrı ayrı değinerek araştırma-inceleme ve aynı zamanda bir fikir eserini bizlere sunmuştur.
Batı İslam’ının bilgesi Aliya İzzetbegoviç, yaşadığı topraklarda İslam’ın bir soluğu olmuş ve materyalist düşünceleri İslami delilleriyle çürütmüştür. Doğu ve Batı Arasında İslam kitabıyla da bu delillerini ve gözlemlerini bizlere sunmuştur.
Büyük bir bilgi birikiminin yer aldığı ve her bir bireyi düşünmeyi yönlendirmeyi amaç edinen yazar, bu satırlarıyla akademik bir çalışmayı bizlere sunmuş ve geniş bir kitleye hitap etmiştir.