“Kalem yazar mı bilmem ama yüreğimin dayanamayacağı göz yaşlarımın usulca akıp dilimden dökülen kâğıda yansıyan yazıları ıslatacağı kesin;
Adım Sarah, 12 yaşındayım ama yaşımın iki katı kadar bir ağırlık var omuzumda.”
Bu hikâye, Gazze'nin acı hikâyesi.
Bu hikâye, yaşadığı her zorluğu sabırla soluyan, umudu bittiğinde inadı başlayan yiğitlerin hikayesi.
Bu hikâye, kendisini bir seferde soykırıma uğrarken sözde ümmetin sırt dönüp terk eden kardeşlerine karşı öfke besleyen, Gazze'nin Kudüs'ün asıl savunucuların hikayesi.
Gazze, sahile vuran dalga kadar yalnızdı. Bir tarafta acı bir tarafta açlık diğer tarafta ise ayakta kalma mücadelesi; bir de üzerine üzerine gelen ve kimseye söylemediği gerçekler. Gerçeklerin acımasız varlığını omzuna yük ederken, yüreğindeki koru söndürme savaşı veriyordu.
Onların gönülleri yanıyordu. Onlar, aşklarını öfkeyle besliyordu.
Onlar, aşkı yaşatmak için savaşıyordu.
Kısaca bu hikâye Gazze’nin ümmete sesleniş hikayesi.
“Evet yaşım küçük ama aklıma ne geldiyse yazdım ne gördüysem yazdım neye şahit olduysam tek tek not ettim ama gariptir ki beni ayakta tutan yaşadıklarım ve onca zorluğa göğüs germem oldu. Yaşayan her insanın mutlak geçmişine geri dönüp baktığında elinden tutan ona destek çıkan ve her türlü zorluklar da yanında olan insanlar olurdu fakat benim yaşadıklarım maalesef elimden tutanların tek tek kayıp gittiği destek çıkanların ise acı ve çile dolu bir hayat geçirip çok zor süreçler ile birbirinden kopup tek başına bir hayat mücadelesini geçirmelerine şahit oldum.”
Bu hikâye, Gazze'nin uçsuz bucaksız dolaşan isimsiz kahramanların ruhlarına ve haksız yere şehit düşen masum halkların acı ve dramatik destansı hikayeleridir. Tarih, savaşlar hakkında yazılan romanlarla dolu hikayelerle başlar ama bu, savaştan ziyade sadece mazlum halkın ve savunmasız insanların savaş hukuku tanımayan işgal ve soykırımın adıdır. Zaman bunu dünyaya haykıramadı ama şimdi tarihe büyük bir damga vurdu bu direniş. Ayrıca herkesin bu hikâyede kendine ait bir yeri ve gerçek maceralara sürükleyecek hikayesi olacak. Yaşanılan ve 76 yıldır evinden işinden aşından ve nice dolu hayatlardan feragat edip kendi toprakları işgal edildiği zaman verilen büyük bir mücadelenin küçücük bir anlatımdır.
“Annemin ve babamın anlattığı acı dolu hikayeler ve mezarlardan isimsiz kahramanlara yükselen yeri gelmiş çocuklar, yeri gelmiş gençler, yeri gelmiş kadınların: zulme uğramış dahası mezar taşı dahi olmayan, öfkesini zalime kusan dolu dolu toplumun birikmiş öfkeleridir. Dış dünyanın akışına camdan izler gibi değil bilakis birebir yaşanan acıların kâğıda dökülmüş, en zoru da bunu saniye saniye her kelimesini kaleme yansıtmanın kalbe verdiği ince bir sızısı olsa gerek.
Büyük acılar derin yaralar bırakırmış...
Henüz altı yaşında yaşadığım büyük acılara rağmen daha güçlü olmayı ve ayakta durmayı bana sağlayanın sabır olduğunu da biliyordum. Yalnızlığım apayrı, bir de sorumluluğum vardı. İşte benim hikayem...
Ben, evin en küçük kızı Sarah. Altı kardeşiz. Babam ve annem iki sene önce işgalci siyonist çete israil tarafından katledildi. Üç tane ablam ve bir abim onlar da ben daha küçükken annemin anlattığı kadar biliyorum. Çok küçüktüm görmedim, şehit edilmişler. En büyük abim var, Abdullah. Onu arada bir görüyorum. Hayatta geriye kalan ben ve küçük kardeşim Hosam...”
Devam Edecek…