Bismillahirrahmanirrahim...
Hayatımız boyunca zaman zaman kendimize “Ben kimim?” sorusunu sorar yanıt ararız. Bu durum bilhassa ergenlik döneminde yaşanır. Artık bilişsel gelişiminin son evresine gelen genç bir kimlik karmaşası içerisine girer ve bu krizi kimlik kazanımı ile atlatır. Bir kimlik kazanamama ve “ben kimim” sorusuna cevap bulamama durumunda kimlik bunalımı yaşayabilir. Bu dönemi Erikson Psikososyal Gelişim Kuramında “Kimlik Kazanımına Karşı Kimlik Karmaşası” şeklinde isimlendirir.
İslam biz Müslümanların “Ben Kimim?” sorusuna cevap verir: “Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi, 56. Ayet)
“Kulum, eşrefi mahlukum, ahseni takvim olarak yaratılanım, halifeyim, Müslümanım...” yanıtlarını alırız en temelde.
İslam’da insanın kim olduğunu sorgulayarak kendini tanımaya çalışması teşvik edilmiştir. Bu hususta “Kendini bilen Rabbini bilir” sözü meşhur olmuştur. Evet, kul kendini tanıdıkça Rabbinin ayetlerini görür, Rabbini tanır, sever.
Psikolojide kimlik, bireyin içsel değerleri ile dış dünyadan aldığı geri bildirimler arasındaki etkileşimle şekillenir. Kişiye, çevresindeki insanlar “Sen şöyle bir insan... Böyle bir insansın” şeklinde bildirimde bulundukça içsel değerleriyle birlikte kendini tanır.
Müslüman kadının kimlik kazanımı sürecinde tesettürün büyük bir etkisi vardır. Aynı zamanda tesettür Müslüman kadının kimliğinin de önemli bir parçasıdır. Bu hususta “Türkiye’de popüler kültür, din ve kadın” konulu araştırmasında Birsen Banu Okutan şunları yazmaktadır: “Katılımcıların ifadelerinden başörtüsünün sadece bir örtü olmadığı, kimliğin önemli bir bölümünü temsil ettiği anlaşılmaktadır. Genel olarak görülen, başörtüsünün kimlikteki yerleşikliğidir. Çeşitli şekillere, modellere girse de örtünün kendi mevcudiyeti kolay vazgeçilebilen bir nesne olmaktan çok uzaktır. Bir manada, örtünün kimlikteki görünürlüğü esnetilebilmekte, yer değiştirmekte fakat temelli yok olmamaktadır.”
Bir kadın için tesettür özgün bir aidiyet hissi kazandırır. Müslüman kadına ümmetin bir parçası olduğu hissiyatı verir.
Kimlik iç ve dış faktörlerden etkilenmesi sebebiyle tesettürlü hanımların aldıkları dış tepkilerkimlik kazanımı süreçlerini olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Çevresinden destek alan, tesettürlü olması ile övülen/gurur duyulan, pozitif algılar ile karşılaşan Müslüman kadın özgüvenli, sınır çizebilen, dirayetli, sağlam bir kimlik oluştururken; çevresinin eleştirilerine maruz kalan, alay edilen, dışlanan, aşağılanan tesettürlü hanımlar da içsel değerleri ile (Rabbimin rızası için örtünmeliyim) dışsal faktörler arasında yaşadıkları karmaşa nedeniyle kimlik bunalımı yaşayabilirler.
Tesettürle birlikte Müslüman kadının, inançlarına uygun bir yaşam sürmesi, onun tutarlı hissetmesini sağlar. Bu durum psikolojik sağlık açısından da önemli bir unsurdur.
Psikolojide “kendilik algısı” (self-concept), bireyin kendine dair düşünceleri, hisleri ve inançlarından oluşan bir bütündür. Kendilik algısı, bireyin kim olduğunu anlamasında, kendini başkalarından ayırmasında ve yaşamında anlam bulmasında kritik bir role sahiptir.Fiziksel görünümü de kendilik algısını oldukça etkilemektedir. Tesettürlü olması Müslüman kadına “nasıl giyebileceğinin kararını verme imkânı” sunduğundan bir özgürlük hissi ve popüler kültüre göre şekil almayan dirayetli bir duruş sağlar. Ancak dış faktörlerden çok etkilenme durumunda Müslüman kadın modern dünyanın tek tip güzellik algısına uymadığını düşünerek yetersizlik hissi yahut bedenini kabulde zorlanma yaşayabilir. Oysa güzellik algısı toplumdan topluma oldukça değişkendir. Dolayısıyla bu zorluğu aşmanın en doğru yolu da kişinin günümüz güzellik algısına uymak için estetik, makyaj, botoks vb. yöntemlere başvurması değil aksine güzelliğin asıl kaynağına/içine yönelmesidir. Nitekim Resulullah(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de “Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34) buyurarak dikkatimizi bu noktaya çekmektedir.
Tesettür, Müslüman kadının kimliğinin görünen, fark edilen kısmını oluşturmaktadır. Kadının kimliğine ilişkin; Rabbi ile bağına, Rabbinin rızasını kazanmak için çabası, dini değerleri ve sağlıklı sınırlar çizebilen dirayetli bir karakteri olduğuna dair mesajlar verir.
Tüm bu durumlar tesettürün, Müslüman kadının kimlik kazanımı sürecinde onun ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermektedir. Velhamdulillahi rabbil alemin...