Alkol, uyuşturucu, sigara gibi kötü alışkanlıkların yanı sıra; cep telefonu, bilgisayar, televizyon, tablet, internet gibi teknolojik gereçlerin de birer bağımlılığa dönüştüğü dönemdeyiz. Hemen hemen her evde bu gereçlerden bir veya birkaç adet bulunuyor.
Araştırmalara göre cep telefonu kullanma yaşı 8’e inmiş durumda. Henüz okuma yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuğun kendine ait cep telefonu var düşünebiliyor musunuz? Bu yaştaki çocuklarımızı biz değil, ellerindeki telefon eğitiyor! Çocuklarımız ruhsuzlaşmış, hepsi bir robot gibi aynı kalıba sokulmuş gibi.
Özellikle ergenlik döneminde yanlış kullanılan teknolojik aletler çocuklarımızın ruhsal yönden olumsuz etkilenmesini sağlıyor. El bebek gül bebek, nazenin bir şekilde büyüttüğümüz çocuklarımızı, bir küçücük telefon parçası, istediği kalıba sokuyor. Günbegün bizden uzaklaşıyor çocuklarımız.
“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” demiş atalarımız. Arkadaşı teknolojik cihazlar olan, en yakınındaki insanlara vermediği değeri bu cihazlara veren çocuğumuz günü sonunda teknolojik cihazların esiri olacaktır. Bir hevesle buluşma ayarlanmış, uzun zaman sonra arkadaşlar yan yana gelmiş ama gel gör ki 1-2 saat sonra birbirlerinden sıkılıp, birbirlerine sırt çevirip kafalarını telefona gömüyorlar çocuklarımız. Eskiden çocuklarımızı eve sokamazdık ama şimdi dışarıya çıkaramıyoruz; dışarısı telefon ve tablet kullanımından daha masum geliyor bizlere! Eline ders için verdiğimiz telefon, tablet, bilgisayar vs. arkamızı döndüğümüz anda farklı alanda kullanmaya başlıyorlar.
Peki, bu kadar mı kötü telefon, tablet kullanımı? Hiç mi faydası yok ki, gözümüzde canavara dönüşüyor? Şimdi bu soruların cevaplarını irdeleyelim:
Uygun şartlarda ve programlı olarak kullanılan her teknolojik alet; çocuklarımızın ve bizlerin gelişimi için birer fırsattır. Her bir Müslüman, teknolojin bize sağladığı imkânlardan faydalanmamız gerekir. Teknolojik cihazların kullanımı için bir program çerçevemiz olmalı ve kendimiz dâhil bu programa göre hareket etmeliyiz.
Öncelikle iş, anne ve baba olarak biz ebeveynlere düşüyor. Çocuklar genelde bir boşlukta, boş zamanda tablete, bilgisayara, telefona sarılırlar. Aile içi iletişimin zayıf olduğu evlerde yetişen çocuklar, kendilerini meşgul etmek adına teknolojik aletlere sığınır. Bir çocuk ebeveynle diyalog kuramıyorsa, oyun oynamıyorsa, aile içi birlikte aktiviteler yapmıyorsa, çocuk kendini soyutlar. Kendini soyutlayan çocuk; tek arkadaşı olan, onu istisnasız dinleyen, kendinin yönetebildiği teknolojik aletlere başvurur. Bu sebeple aile içi iletişim çok önemlidir. Haftada en az bir gün aile toplantıları, tüm bireyler bir araya geldiği mini sohbet grupları oluşturmalı, bu gruplara çocuklar da aktif olarak katılıp katkı sağlamalıdır.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki gerçekten teknoloji “olmazsa olmaz” diyebiliriz. İletişimin yanı sıra, okul derslerine yardımcı, sağlık gibi önemli alanlarda teknolojik cihazların imkânlarından faydalanıyoruz. Artık hayatımızı teknolojiden bağımsız düşünemiyoruz; telefon olmazsa iletişim sağlayamayız, televizyon olmazsa gündemi takip edemeyiz, internet olmazsa ders yapamayız, farklı programlar işleyemeyiz… Aslında gerçekten hayatın önemli bir parçasıdır teknoloji. İyi yönde kullanırsak çok olumlu faydaları vardır, önemli olan kullanmak değil, nasıl kullanıldığıdır.
Araştırmalara göre çocukların ekranla muhatap olma süreleri şöyle olmalıdır:
- 0-3 yaş: Uzak tutulmalı
- 3-6 yaş: Günlük 20-30 dakikayı geçmemeli
- 6-12 yaş: Günlük 40-50 dakikayı geçmemeli
- 12-15 yaş: Günlük 60 -70 dakikayı geçmemeli
- 15 yaş ve üzeri: Günlük 120 dakikayı geçmemeli
Aile içinde iletişim ne kadar sağlam olursa çocukların uyacağı kurallar da o kadar sağlam olur. Çocuklarımızla konuşalım, vakit geçirelim; bugünler, bu çocuk vakitlerinin bir daha gelmeyeceğini düşünelim. Onlar bir daha çocuk olmayacak, bir daha bu yaşta olmayacağız.
Öyle bir zamanda ki saatler günleri, günler ayları kovalıyor. Zamanın nasıl geçtiğinin biz bile farkında değiliz ve o yüzden bulunduğumuz durumu değerlendirelim.
Beraber yemek yapalım, beraber pasta yapalım, bir yolculuğa çıkacağımız zaman hep birlikte valizleri hazırlayalım, evde iş bölümü yapalım. Evimiz bizim ortak olanımız ve çocuğumuzu teknolojik aletlere yönlendirmektense ev işi yapmasına yönlendirelim. Erkek olsun, kız olsun, çocuk olsun, küçük olsun, büyük olsun hiç fark etmez. Evet, “Küçücük çocuğun yapacağı temizlikten ne olacak” diyebiliriz ama amaç temizlikten ziyade, çocuğu meşgul etmek, uğraş vermek!
Biz annelere göre özellikle meşguliyetimiz olduğu zaman televizyon karşısına oturtur ya da eline tablet verir “yeter ki otursun nasıl olsa çaba sarf etmiyor” deriz ama ekranda olan yüzlerce karakteri görmüş oluyor. Bir günde görebileceği kişi sayısını çocuk bir saatte görmüş oluyor. Çocuk ve beyinsel olarak aslında ne kadar çok yoruluyor ve enerji tüketiyor farkında mıyız? Peki, insan beyninin de yorulduğunu biliyor muydunuz?