Dişin, kemik içerisinde geliştiği bölgeden ağız içerisine çiğneme pozisyonuna gelene kadar geçirdiği süreç “diş sürmesi” olarak tanımlanır. Dişlerin sürmesi, karmaşık bir süreç olup hala tam olarak mekanizması çözülememiştir. Mekanizması tam olarak çözülememiş olmasına rağmen net olarak bilinen şey bu sürecin bebekler üzerinde olumsuz etkiye sahip olmasıdır.
Doğru bilinen yanlış bir bilgi olarak; bebeklerin diş sürme zamanında yaşadığı halsizlik, ishal, hafif ateş, kusma vb durumların altında yatan asıl sebep diş çıkarması değildir. Normal şatlarda diş sürmesi tamamen fizyolojik bir durum olduğu için bu tür patolojik olayların sürmeyle ilişkili olmaktan ziyade tamamen rastlantısal olduğunu söyleyebiliriz. Diş sürmesi ağızda dişin sürdüğü doğrultuda kızarıklık, ödem, kaşıntı ve ağrıya sebep olabilir. Bebek, bu nedenle huysuzlaşır, uyku düzeni bozulur, canı acıdığı için besinini alırken zorlanr. Bundan kaynaklı bebekte diş sürme zamanında genel bir direnç kaybı ve bağışıklık sisteminde düşüklük meydana gelir. Aslında çocukta görülen ateş, ishal ve yukarıda sayılan diğer durumların asıl seebi bu direnç düşüklüğüdür. Direnci düşen bebek herhangi bir uyarana daha hassas hale gelir ve hastalanması kolaylaşır. Aynı zamanda bu dönemde ağız içinde şiddetli kaşıntı olduğu için bulduğu her şeyi ağzına koymak ve onunla kaşımak ister. Bu dönemde bebek, kirli yüzeylerden aldığı nesneleri ağzına koyarak kendi kendisini enfekte eder. Bu dönemde bebeğin ebeveynleri mutlaka bu davranışlarını kontrol etmeliler. Özellikle ağzına koyduğu nesneleri takip etmeli, pis olan herhangi bir şeyin ağza girmesine izin vermemeliler. Bu şekilde bebekte görülen semtomları önlemiş olabilirler. Bu dönemde diş etine sürterek kaşıntısını almaya yarayacak ağız kaşıyıcıları kullanılabilir. Kaşıyıcılar buzlukta dondurulduktan sonra kullanılırsa etkisini arttıracaktır. Diş sürme zorlukları bebekten bebeğe değişebilmektedir fakat diş sürdükten sonra bu semptomların da geçtiği görülür.
Dişler sürdükten sonra bebeğin ağız ve diş bakımı doğal olarak tamamiyle ebeveyninin sorumluluğundadır. Geleneksel Diş Hekimliği Prosedürü olarak süt dişlerinin ağız içinde kalıcı dişler olmadığı için bakımı ve tedavileri ihmal edilir hatta tedavi edilmeden direkt çekimi önerilirdi. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar süt dişlerinin çocuk ağzı için gerekli olduğunu ortaya koydu. Bu sebeple süt dişleri, doğal düşme zamanına kadar ağız içinde sağlıklı bir şekilde muhafaza edilmelidir.
Öncelikle süt dişlerinin ağız içinde bulunma dönemi büyüme ve gelişimin en aktif olduğu dönemdir. Bu dönemde sindirimin ilk basamağı olan çiğneme ve öğütme süt dişleri sayesinde gerçekleşir. Bu açıdan düşünüldüğünde çocuğun büyüme ve gelişiminde etkilidir. Daimi dişler, süt dişlerinin altında kendi yuvalarında durmaktadırlar ve süt dişleri düşünce onların yerini alırlar. Yani süt dişleri, alttaki daimi dişler için yer tutucu olarak görev yapar. Bu sebeple süt dişlerini erken kaybeden çocuklarda daimi dişler için yeterli boşluk oluşamaz ve daimi dişlerde çapraşıklık, üst üste binme gibi estetik sorunlar oluşabilir.
Ayrıca estetiğin ve konuşmanın sağlanması da süt dişlerinin görevlerindendir. Süt dişlerinin ağızda sağlıklı şekilde işlev görmesini sağlamak gerekir. Çünkü süt dişlerinin erken kaybının veya çekilmesinin en yaygın sebebi, çürüktür.
Çürüğü önlemek yetişkinde de çocukta da etkili bir ağız hijyenini sağlamaktan geçer.Ebeveynlerin, çocuklarını diş fırçalama alışkanlığı hakkında bilgilendirmesi ve teşvik etmesi çok önemlidir. Dişlerini fırçalayamayacak kadar küçük olan çocukların ağız temizliği her yemekten sonra ebeveynleri tarafından yapılmalıdır. Dişleri sürmüş olan bebekler biberonla besleniyorsa, beslendikten sonra dişler suyla ıslatılmış bir tülbentle temizlenmelidir. Bebek uyuduktan sonra biberon asla ağızda bırakılmamalıdır. Gece boyunca ağızda bırakılan biberon süt dişlerinde “biberon çürüğü” adı verilen, yaygın ve şiddetli çürükler oluşmasına neden olur. Bu da süt dişinin erken kaybına yol açabilir.
Açıkça görüldüğü üzere çocukların ağız hijyeninin sorumluluğu ebeveynlerindedir. Ebeveynler, bu konuda bilgilenmeli ve çocuklarını da bilgilendirmeliler. Bu şekilde çürük ve çürüğe bağlı oluşabilecek diğer sağlık sorunları engelleyebilirler.
Rabbim sıhhat, sağlık ve afiyet versin.