Korkudan saçı dökülen çocuk
Kilolarca poşetlenmiş insan
Kundak yaşta kefenlenmiş
Hayatlara kara çalınmış Gazze!
Biz hangi yaşamaklarla avunacağız?
Perde arkasındaki sahne değil
Ortadoğu’nun kalbindeki ateş bizimkisi
Yandıkça yakan
Yaktıkça dirilten
Adil olmayan zamanlarn
Hep kış mevsimindeyiz
Uykudan uyandırmayan mahmurluk değil
Ruhumuza asılmış cesetler
Sırılsıklam bir esaretin
Islanmayan deliklerinde özgürlük arayışındayız
Prangalanmış mahkumiyetin
Diriliş yürüyüşlerine besteler hazırlıyoruz
Ah bu çırpınışlar…
Kısık sesin bağırdığı çığlık gibiyiz
Yankısı dahi korku salmayan karmaşık ümmet
Haber bültenlerindeki insan hayatı
Bir sayıdan ibaret
Nereye gitsek bedenimizde kilolarca et yığınları
Söndüremediğin her yangın
Zulme vuramadığın her balta
Yüreğine inen acı sanki
Bahara kanat çırpan güneş
Çiçeklerin rengine akan hayat
Ne önemi var!
İnfilak etmiş bomba azamızı yerle yeksan ederken
Ceset yığınlarıyla sağırlaşır kulaklar
Acizlik diz boyu
Ebabil taşına kilitlenen bekleyiş
Küflenmiş bekleyiş…
Ömer’li zamanların
Adil düzenini istiyoruz
Aksa’nın özgürlüğüyle uçuşan çocuk kahkahalarını
Zafer hülyası ırak gönüllere
Bir o kadar yakın içten içe
Allah’a yakin bir imanı kim devirebilir?
Harabe olmuş kentin aşk dolu gönüllerini izlerken
Tevekküllerinden umut kırıntılarını topluyoruz
Aynı hakikati haykıran safta olmak
Vicdana bir yudum teselli
Asr-ı saadeti yaşayan imanları görmek
Rastlantının en güzeli
Bebeklerin öldürüldüğü yerde
Zulüm arşa uzanır
Zemheridir dünya
Karanlık ve keşmekeş
Bir ağıdın en can alıcı cümlesidir Gazze!
İnsanlık umudunun en parlak geleceğidir
İki kanatlı bir kuş gibi çırpınmamız
Bir kanadı Gazze’de ki acı
Diğer kanadı Gazze ile şahlanacak diriliş ve umut!
Perde arkasındaki sahne değil
Ortadoğu’nun bağrındaki ateş bizimkisi
Yandıkça yakan
Yaktıkça dirilten
Dirilttikçe zaferlere koşturan