Bir toplumu oluşturan, onu başka toplumlardan ayıran kendine özgü değerler, inanışlar, yaşam ve düşünüş tarzıdır kültür. Topluma birlik ve beraberlik duygusu kazandırır. Onu maddi ve manevi açıdan güçlü duruma getirir. Ancak özellikle 21. yüzyılda teknolojinin de gelişmesiyle dünya bir şehirden de öte bir köy haline gelmiştir. Globalleşen dünyada her şey teknolojiye paralele olarak değişmekte, toplumların birbirini etkilemesi kaçınılmaz olmaktadır. Toplumların kendine özgü, kendine has özellikleri, kültürleri gün geçtikçe azalmaktadır. Belli bir yaşın üzerindeki insanların kendi aktif dönemlerinde karşılaşmadığı için artık anlam veremediği, yaşayış ve düşünüşlerine çoğu zaman ters gelen toplumsal değişimlerden şikayetlendiklerine şahit olmayan neredeyse yoktur.
Popüler kelimesi her ne kadar halkın çoğunluğu tarafından yapılan şeyler için kullanılsa da acaba bunu kültürle bağdaştırdığımız zaman da aynı anlamı verir mi? Aslında kelimenin ihtiva ettiği asıl manayı esas alırsak popüler kültür, uzak durulması gereken, karşı olunması gereken bir şey değildir. Ancak bu kelime de zaman içerisinde ve özellikle de çağımızda dejenere olmuştur. Onun içindir ki bugün toplumun geçmişinde olmayan, asıl değerleriyle bağdaşmayan, başka toplumlardan ithal edilen şeyler için kullanılır olmuştur. Bu bağlamda ele alırsak popüler kültürü, Müslüman olarak buna nereden bakmalıyız, bunun neresinde olmalıyız? Kur’an ve Sünnet anlayışında din eşittir insan yaşamı olarak değerlendirmek gerektiğine göre, insanın yaşamını etkileyen şeylerin sebep ve sonuçlarını da iyi değerlendirmek gerekir.
Bugün günlük hayatı etkileyen, kendisi hakkında konuşulan, yorum yapılan, izlenilen, takip edilen şeyler popüler kültür olarak değerlendirilir. Bunları kim hangi amaçla belirliyor, fayda ve zararı nedir, soruları üzerinde düşünülmeden kitleleri peşinden sürükleyen bu tür şeyler neden her geçen gün başka insanların hayatını etkileyebiliyor? İnsanlar hangi sebeplerden dolayı severek veya sevmeyerek kendilerini bu tür şeyleri yapanların arasında görmektedirler?
İnsanların daha önce yapmadığı bazı şeylerin zaman zaman ortaya çıkması ve hızla yayılmasında iki taraflı etmenler vardır. Birincisi, bunları insanların hayatına sokan, reklamlar ve tanıtımlarla kitleleri haberdar edenlerdir. Bunların amacı çoğu zaman ekonomiktir. Daha çok kazanma, daha fazlasına sahip olma dürtüsü fayda ve zararına bakmadan bunların yayılması için çaba harcamaya götürür. Gelir geçerlik önemlidir bunlar için. Belli bir süreliğine kitleleri etkisi altına alacak, onların kasalarını dolduracak şeylerin cazibesi azaldığında yeni bir alternatif ile tekrar sahneye çıktıkları görülür.
Bir kısmı da kendi fikir ve düşüncesini daha çok insana ulaştırma, onları sahip oldukları inançlardan mümkün oldukça uzaklaştırmaya çalışmaktır. Bu ikincisini daha çok Müslüman toplumlar üzerinde uygulamaya çalışırlar. Çeşitli müziklerle, filmlerle, giyim kuşamlarla hatta yiyecek ve içeceklerle önce ahlaki bozulma başlatır daha sonra da bozulan bu ahlaka uygun düşünce yapısı geliştirirler.
Yayılmanın diğer ayağını oluşturan ikinci etmen ise, sunulanları yapmaya başlayanlardır. İnsanın doğasında başkaları tarafından kabul görme, olayların bir parçası olma isteği vardır. İnsanların ekserisinin bildiği ve yaptığı şeyleri bilmediğinin, yapmadığının anlaşılmasını istemez. Bundan dolayıdır ki, yaşadığı çevrede kendi yaşantısına ve düşüncesine uygun olsun olmasın yapılmaya başlanan şeylerden uzak duramaz. Ben de sizin bildiklerinizi biliyor, dinlediklerinizi dinliyor, yediklerinizi yiyor ve giydiklerinizi giyiyorum imajı verir. Yani sizden aşağı kalır bir yanım yoktur. Bunların birçoğu aşağılık kompleksinden bir kısmı da taklit ve özentiden kaynaklanmaktadır. Hâlbuki Müslüman Allah’a iman ederek ne yüce bir makamda ve seviyede olduğunu bilmelidir. Kendi dini değerleriyle bağdaşmayan şey her ne olursa olsun ve de kim tarafından icra edilirse edilsin uzak durmanın onu değersizleştirmediğinin farkında olmalıdır. Eğer onu zararlarından arındırarak kullanma imkânı varsa o şekilde de kullanmaktan geri durmamalıdır. Çünkü Müslüman’ın sürü psikolojisi ile kitlelerin peşinden sürüklenmemesi gerektiği gibi çağının gerisinde kalıp, olaylara ve insanlara arkadan da bakmaması gerekir. Bazı şeylerin şerlerinden nesilleri korumanın yolu onu öğrenmek ve işleyişine vakıf olmaktır. Bugün çeşitli sosyal medya hesapları kullanmak, belli müzikler dinlemek, belli şekillerde giyinmek, belli yiyecekleri daha çok tüketmek, evlerin şekillerinden içindeki eşyalara kadar birçok alanda popüler olan şeyler herkesin ve her kesimin hayatını bu düşüncelerden dolayı etkilemektedir.
Az da olsa bir kesim insanlar da bilgi edinmek, bununla kendisine ve çevresine faydalı olmak niyetiyle, toplumunda popüler olan şeylere yönelenler de vardır. Bunu takdir etmek desteklemek gerekecektir. Bu bağlamda İslam inancına ve yaşantısına ters olmadığı, harama bulaşılmadığı sürece Müslümanları yozlaştırma niyetiyle ortaya atılan şeyleri bilmek gerekir. Düşmanının silahının nasıl işlediğini bilmeyen ona karşı nasıl tedbir alması gerektiğini de bilemez.
Çoğunluğun yaptığı daima doğrudur diye bir kaide yoktur. Öyle olsaydı Mekkeli müşriklerin putlara tapınmalarından tutun, Lut kavminin sapıklıklarına kadar geçmiş ümmetlerin fiillerinin yasaklanmaması gerekirdi. Onun için de popüler olsun olmasın bizi birbirimize bağlayan, gelecek nesillere yaşam ve düşünce tarzımızı aktarabilen kültür değerlidir, devam edilmesi gerekir. Aksi durumlardan şiddetle uzak durmak, hayatımızdan çıkarmak gerekir.
Rana Çeçen | Nisanur Dergisi | Mayıs 2019 | 90. Sayı
Yorum yap