[ap_dropcaps style=”ap-square”]G[/ap_dropcaps]ünümüzde, geçmiş yıllara oranla daha fazla kişide görülmeye başlanmış olan rahatsızlıklar arasında panik atak yer alıyor. Çağın hastalıklarından biri olarak tanımlanan panik atak, başlangıcı itibariyle ani olduğundan dolayı kontrol altına alınamaz halde görülebiliyor.
Panik atağın altında yatan temel unsurların yüksek çoğunluğu, psikolojik nedenler oluyor. Hayatın içerisinde yer alan sorunlarla beraber gelen stresten veya ani olarak beklenmeyen olumsuz gelişmelerin ortaya çıkmasıyla beraber panik atak başlangıcı oluşabiliyor.
Bitkisel çözümler, pek çok hastalığın doğal bir şekilde iyileştirilebilmesinde rol oynadıkları gibi, panik atak için de önemli bir etkiye sahipler.
Panik atak, başta “panik bozukluk” olmak üzere, birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda (tiroid bezinin aşırı çalışması, kan şekeri düşüklükleri, enfeksiyon hastalıkları, kansızlık gibi…) görülebilen; beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ortaya çıkan; bunaltı, korku ve yoğun endişe karışımı bir nöbettir. Ve oldukça yoğun yaşanır.
Panik atak krizi geldiğinde 5-45 dakika sürmekte ve şiddeti kişiden kişiye değişmektedir. Hayattaki bir dönüm noktasında yaşanan kayıp duygusunu (çevre, aile, değer vb) takiben 6 ay 1 yıl içinde gelişir.
Panik Atağa Yatkınlık Durumları:
- Birinci derece akrabalarında panik ya da başka anksiyete bozukluğu olması
- Sıkıntılı, telaşlı, aceleci, mükemmeliyetçi olma
- Düşünce ve duyguların yeterince dışarıya yansıtamama
- Geçmişinde panik atak, diğer anksiyete bozukluklarından bir rahatsızlık ya da depresyon geçirmiş olma
- Sürekli baskı altında olma, engellenmek ya da kendi kendini baskılama
- Sosyal fobik, kaçıngan kişilik yapıları
- Sürekli “verici” davranma “hayır” diyememe
- Öfkesini, kızgınlığı dışarıya yansıtamama
- Dürtülerini sürekli bastırma
- Aşırı hırslı, sürekli başarı ile beslenen, başarısızlıklarda kendisini suçlayan yapı
- Alkol ya da başka bağımlılık yapabilen maddelere yatkınlık ve bağımlılık
Yeme–içme alışkanlıklarımız, davranışımızda panik ataklarla yakından ilgilidir… Örneğin; uzun süre aç kalmak kan şekerini düşürür. Düşen şekeri normale çıkarmak için böbrek üstü bezlerimizden “Adrenalin, kortizol, büyüme hormonları” salgılanır… Bu hormonlar depolarımızdaki yağlardan, proteinlerden şeker üretmeye çalışır… Bu arada çarpıntı, ağız kuruluğu, terleme, sinirlilik, ortaya çıkar. Panikli bir insan normal olan bu durumu hemen panik atak olarak değerlendirir ve korkuya kapılır. Korkuyla beraber adrenalin daha da yükselir ve gerçek panik başlar…
Veya yemek sonrası alınan gıdaların hazmı için “mide fabrikası”nın daha çok enerjiye gereksinimi olur. Bu enerji kanla sağlanır. İstirahat durumundaki çalışmasını terk eden kalp, hızlanmaya ve mideye daha çok kan pompalamaya başlar. Panik ataklı biri kalbine çok duyarlı ve odaklı olduğundan bunu hisseder. Çarpıntıyı ‘panik başladı’ diye değerlendirir ve korkar… Oysa bu da fizyolojik, normal bir durumdur… Panikle tanışmamış olsa belki hiç dikkatini çekmeyecektir. Dolayısıyla açlık-tokluk durumumuz, ne yiyip-içtiğimiz, pimpirikli yapımız panik ataklarımızla yakından ilişkilidir…
Panik Atak için Bitkisel Çözümler
B Vitamini:
B vitaminlerinin sinir sistemini güçlendirdiği ve beyindeki serotonini artırdığı, adet öncesi gerilimi azalttığı bilinmektedir. Bu nedenle kepekli buğday ekmeği yemek, mercimek, nohut, fasulye, bezelye, barbunya tüketmek faydalıdır. Sinir sistemini yatıştırıcı, yorgunluğa, dalgınlığa iyi gelen magnezyumdan zengin pırasa, kansızlığa iyi gelen folik asitten zengin ıspanak mutlaka yenilmelidir.
Yatıştırıcı Bitki Çayları:
Yatıştırıcı ve anksiyeteyi azaltan bitki çaylarını tüketmeniz panik atak tedavisinde size çok büyük yararlar sağlamaktadır. Yatıştırıcı bitki çayları arasında rezene, ekinezya, sarı kantaron, papatya, melisa ve kediotu yer almaktadır. Bu çayları aynı zamanda uykusuzluk çekiyorsanız; sizi gevşeteceği için uyumadan hemen önce içebilirsiniz.
Omega 3:
Omega 3, anksiyeteyi ortadan kaldırdığı için tüketilmesi gerekilen besin kaynaklarından birisidir. Haftada iki kere yiyeceğiniz somon ile omega 3 ihtiyacınızı doğal yollardan karşılayabilir, kendinizi daha mutlu ve stressiz hissedebilirsiniz. Yine omega 3 ve 6 bakımından zengin olan çörek otundan günde bir tatlı kaşığı yemeniz önerilmektedir.
Muz:
Her gün tüketeceğiniz bir ya da iki adet muz, mutluluk hormon seviyenizi arttırıcı ve stresi azaltıcı etki gösterecektir.
Lavanta:
Lavanta huzur ve mutluluk veren bir koku olduğu için, odanızda ve iş yerinizde kullanabilir; kolonya olarak sürebilir, yastığınızın içerisine küçük bir kesede koyarak gece boyu stresinizi azaltabilirsiniz.
Bunların dışında:
- Günde toplam 8-10 bardak su, soda, taze sıkılmış meyve suları içmek
- Mevsimsel beslenmek
- Özellikle sebze yemeklerini az pişirip vitaminlerinin hasar görmesine engel olmak (sebzeleri buharda pişirip, üzerine zeytinyağı gezdirmek daha sağlıklıdır)
- Öğünleri sık ve az yemek
- Tatlılardan sütlü ve meyve tatlılarını tercih etmek (meyve ve tatlıların yemekten iki saat önce ya da sonra yenmesi daha doğru olur)
- Günde 5-6 bardağı geçmeyecek ve açık olacak şekilde çay içmek (tiryakiler için)
- Ve kafein içeren içeceklerden uzak durmak da fayda sağlayacaktır.
Münevver Aktaş | Nisanur Dergisi | 82. Sayı | Eylül 2018
Yorum yap