Bismillah…
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara /183)
Ramazan ayı boyunca farz kılınan oruç ibadetinin elbette bedenimize ve ruhumuza bir takım tesirleri/faydaları mevcuttur. Bu faydaların ilki ve en önemlisi, orucun irade gelişimimiz açısından etkisidir.
İrade, pratik yaparak gelişen bir sistemdir. Kişide iradenin gelişmesi aynı zamanda psikolojik sağlamlığının, yaşadığı acılara tahammülünün, gerilime toleransının da artmasını sağlar. Ramazan ayı boyunca yeme, içme ve cinsellik güdülerine direnen (arzularını erteleyebilen) kişi, aynı zamanda irade pratiği yapmış olur. Böylece hem iradesi gelişmiş hem de psikolojik sağlamlığı artarak öfkenlenmeme, tahammül etme, duygu yönetimi gibi becerilerini geliştirmiş olur. Nitekim Rabbimiz de ayeti kerimede “Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için…” buyurarak orucun iradeyi geliştiren, haramlara karşı direnci ve takvayı arttıran bu yönünü bizlere bildirmiştir.
İrade, aynı zamanda yorulabilen bir sistemdir. Kişinin çok fazla iradesini kullanarak her durumda sabretmesi bir noktadan sonra patlamasına sebep olabilir. Belki de yılda yalnızca bir ay Rabbimizin bize orucu farz kılıp daha fazlasını emretmemesinin bir hikmeti de irademizin daha fazlasını kaldıramayacak olmasıdır. (En doğrusunu Rabbimiz bilir.) Nitekim bu hususta Rasulullah (AS) ve Hz. Abdullah bin Amrarasında geçen şu hadise de bir örnektir:
“Hz. Peygambere benim ‘Hayatta kaldığım müddetçe vallahi gündüzleri oruç tutacağım geceleri de namaz kılacağım’ dediğim haber verilmiş. Beni çağırtarak: ‘Sen böyle böyle söylemişsin doğru mu?’ dedi. ‘Annem babam sana feda olsun, evet böyle söyledim ey Allah’ın Rasulü’ dedim. ‘İyi ama’ dedi ‘sen buna güç yetiremezsin, bazen oruç tut, bazen ye; gece kalk, uyu da. Ayda üç gün tut (bu yeter), zira hayırlı işleri Allah on misliyle kabul ederek ücret veriyor. Bu üç gün, aynen yıl orucu yerine geçer.’ buyurdu. Ben: ‘Söylediğinizden daha fazlasına güç yetiririm’ dedim. ‘Öyleyse’ dedi, ‘Bir gün oruç tut, iki gün ye.’ Ben tekrar ‘Bundan başkasına da güç yetiririm’ dedim. ‘Öyleyse’ dedi, ‘Bir gün tut, bir gün ye. Bu Hz. Davud aleyhi selamın orucudur. Bu en kıymetli/efdal oruçtur.’ Ben yine: ‘Ben bundan daha fazlasına güç yetiririm.’ dedim. Rasulullah ‘Bundan efdali yoktur.’ buyurdu.” (Buhari, Savm 54)
Orucun bir diğer etkisi ise empati gelişimini sağlamasıdır. Gün boyu oruç tutup aç, susuz kalan kimselerin halini tefekkür eden ve başkalarının halini anlamaya çalışan kişinin empati becerisi gelişir. Bu durum aynı zamanda kişinin sahip olduğu nimetleri anlayıp şükretmesini de sağlar. Yapılan araştırmalar ise şükür duygusunun mutluluğu arttırdığını, stresi azalttığını, kalp sağlığına iyi geldiğini, uykuyu daha kaliteli hale getirdiğini, hücresel enflamasyonu azalttığını, direnç-sabır ve tevazuu arttırdığını ortaya koymuştur. (Boğatekin)
Beynimiz bir alışkanlığı 21 günde öğrenmektedir. Bu nedenle yeni bir alışkanlık kazanmak istediğimizde onu en az 21 gün yapmamız, bir alışkanlığımızı terk etmek istediğimizde ise en az 21 gün onu yapmamamız gerekmektedir. Yeni bir alışkanlık kazanabilmek açısından da Ramazan ayı bir fırsattır. Zira bu ayda hazlarımıza direndiğimiz ve irademizi oruç tutarak güçlendirdiğimiz için Ramazan bizlere bir fırsat olmaktadır.
Rasulullah Efendimiz (SAV) bir hadisi şerifinde bizlere Ramazan ayında şeytanlara zincir vurulduğunu bildirmektedir. Bu ay boyunca Rabbimizin bizlere şeytandan ayrıca bir korunma nasip etmesi ve ibadetlerle meşgul oluyor oluşumuz, bizi Rabbimize daha çok yaklaştırır ve güvende hissetmemizi sağlar. Böylece kaygı ve stresimiz azalırken; huzur ve mutluluk duygularımız ise artış göstermektedir. Bu durum, psikolojik sağlığımızı olumlu etkilemekle birlikte stres ve kaygının fizyolojik etkileri de göz önünde bulundurulduğunda; orucun beden sağlığımıza olan olumlu etkisi de daha iyi anlaşılacaktır.
Oruç yalnızca yeme, içme ve cinsellikten uzaklaşmaktan ibaret bir ibadet değildir. Aynı zamanda Allah-u Teâlâ’nın emir ve yasaklarına daha hassas şekilde riayet edilmesi gereken; gıybet, dedikodu, söz taşıma gibi haramlardan da uzak durulması gereken bir ibadettir. Bu yönüyle ele alındığında oruç, sosyal ilişkilerimizi ve bağlarımızı güçlendiren bir ibadettir.
Yapılan araştırmalar orucun, nörolojik sağlığımızı da olumlu etkilediğini göstermektedir. Ramazan ayı boyunca vücudun belli saatlerde yemeye alışması ve gün içerisinde beynin sindirimle ilgilenmesine gerek olmayışı, beyin sağlığımızı olumlu yönde etkilemektedir. Bu süreçte yemek yemediğimiz için organlarımızdan beyne daha az sinyal gider. Böylece zihinsel fonksiyonlarımızın arttığı, hafızamızın geliştiği uzmanlarca ifade edilmektedir.
Orucun bedensel ve psikolojik tüm bu faydalarının yanında doğru oruç tutmanın da çok önemli olduğunu unutmayalım. Aksi halde tüm bu faydalardan ziyade bize zararı dokunacağı da bir gerçektir.
Peki, doğru oruç nasıl tutulur?
- Rasulullah (AS)’ın sünnetinde olduğu üzere iftar ve sahur ile oruç tutulmalı, bu iki öğün terk edilmemelidir.
- Su tüketimine dikkat edilmeli. Günlük 6-7 bardağın daha azından yahut aşırı su tüketiminden kaçınılmalıdır.
- İftarda çorba, ana yemek, tatlı şeklinde art arda ve tıka basa yemekten kaçınılmalıdır. Bunun yerine hafif bir çorba ve hurma ile iftarı açıp ardından namaz sonrası azar azar yemeye devam edilmesi daha evladır.
- Protein, yağ ve karbonhidrat dengesini sağlamak, helal ve tayyip (temiz) şekilde beslenmek de önemlidir.
Rabbimiz oruçlarımızı kabul eylesin. Orucumuzu maddi manevi zararlardan muhafaza eylesin.
Selam ve dua ile…
Psk. Dan. Sümeyye Özbay | Nisanur Dergisi | Nisan 2022 | 125. Sayı
Yorum yap