Elindeki çuvalı rafa kaldırdı. Günlük işlerini görüyordu. Fakat aklı bambaşka yerlerde geziniyordu. Aslında bugünlerde yaşadığı mutluluğun bir tarifi yoktu. Fakat bugün garip duygularla boğuşuyor, her an kendini hüzün denizinde boğulmak üzereyken yakalıyordu.
Hayalleri gerçekleşmişti. En sevdiği artık onunla aynı şehirde yaşıyor, bir hayatı paylaşıyordu. Onun eşiğinde yaşamak, her istediğinde onun yüzünü görmek, sohbetinde bulunmak ona nasip olmuştu. Hem de bu fani dünyada…
En Sevgili, bu hicreti Mekke’den Yesrib’in toprağına değil de mümin gönüllere yapmış, mübarek ayağını yere değil de başlar, gözler üzerine koymuştu. Herkes mutluluktan düğün, seyran var gibi oynamış, elinden ne gelse hediye olarak vermek istemişti. Hatta kendi kabilesinin küçük kızları bile ona şarkılar hediye etmiş, duasına nail olmuşlardı. Herkes O’nu evinde ağırlamak için birbiriyle yarışırken, kendisi verecek bir hediye bile bulamamıştı.
Dul bir kadındı. Kocası Mâlik, onun Müslüman olduğunu öğrendiğinde evi, hatta Yesrib’i terk etmiş, kısa bir süre sonra öldüğü haberi gelmişti. Gelen onca evlilik teklifine rağmen, ana yüreği Enes’ine kıyamadığı için bir daha evlenmemişti. Düşündükçe yüreğindeki hüzün derinleşti. Eli kolu işe kalkamadı. Elindeki işi bırakıp oturdu. Avluda oynayan çocukları seyre daldı. Bir müddet çocukların masum oyunlarını izledi. 8 yaşındaki Enes’ine şefkatle baktı. Aklına aniden gelen fikirden ürktü. Bir yandan da neden olmasın diyordu. Gözlerini sıkıca yumdu. Hayır, yapamazdı! Aklı ve ana yüreği kıyasıya bir mücadeleye girişmişti. Doğurduğu, emzirdiği, bin bir zahmetle büyüttüğü ciğerparesini başkasına vermek mi? Bunu yapabilir miydi?
En kıymetlisini, Allah’ın en kıymetlisine hediye etse, onun hizmetine sunsa ne olurdu ki? Allah ve Resulü, herhalde bundan memnun olurdu. Evladı, bir peygamberin ayakkabılarını bir ömür taşısa ona şeref olarak yetmez miydi?
Bir
anne evladını sıcak yuvasından, ana bağrından koparıp bir köle olarak verir
miydi?
Eğer karşısındaki O Efendiyse neden
olmasındı! O’na köle olunurdu. Kuşkusuz ona köle olan da sultan olur. İki
cihanda âbâd olur. Fıtratı tertemiz bu yavru, ancak O’nun tedrisinde güzel bir
insan olurdu. Zira bir taş, ancak bir sarrafın elinde işlenerek mücevhere
dönüşür, kıymetlenirdi. İnsan için O’ndan daha büyük bir sarraf, O’ndan büyük
bir mürebbi var mıydı? Putperest, cahil ve taş kalpli insanları terbiye ederek,
imanlı, ahlaklı, medeni, şefkatli müminlere dönüştüren o yüce öğretmen değil
miydi?
Temiz fıtratlı, güzel yavrusunu izledikçe, ana yüreği pır pır etti. Şefkati şahlandı. Şeytanın eline bir koz geçmişti. Durmadan vesveseler fısıldayıp duruyordu. Fakat Rumeysa, çelik gibi bir iradeye sahipti. O, bir karar verdi mi -hele de Allah yolunda- bundan asla vazgeçmezdi. Başta kendi nefsi olmak üzere, tüm dünyayı karşısına alır, her türlü cefaya katlanır yine de kararından vazgeçmezdi.
Evlat sevgisinin, Allah ve Resulü’nün sevgisinin önüne geçmesine engel olmalıydı. Gözlerinden süzülen yaşları hızla sildi. Evet, onu Allah yoluna adayacak, Resulüne köle olmak üzere hediye edecekti. Peki ya o kabul etmeseydi? Yüreğini bu sefer de bu korku sarmıştı. Kabul etmesini yürekten temenni ederek ayağa kalktı. Enes’in minik elini kendi eliyle sarmaladı. Hayattaki en değerli varlığını, Allah Resulü’ne armağan etmek üzere evinden çıktı.
Rumeysa, evladını bu şekilde rabbine adayan ikinci kadındı. Şu hareketiyle, İmran’ın karısına ne kadar da benziyordu.
“Bir zamanlar İmrân’ın karısı şöyle demişti: “Rabbim! Karnımdakini kayıtsız şartsız sana adadım, benden kabul buyur; kuşkusuz Sen Semi’sin, (her şeyi hakkıyla işitensin) Âlimsin (her şeyi hakkıyla bilensin).” (Âl-i İmrân-35)
İki Saliha kadın, iki yürekli anne, iki cesur mümine…
İhlâsla, samimiyetle Rabbe adanan iki adak, iki hizmetkâr…
Ve bu güzel adaklara Hami, mürebbi şefkat dolu iki yüce peygamber…
Emaneti asla zayi etmeyenin ‘hüsnü kabulle’ aldığı iki adak, İmran’ın kızı Meryem ve Mâlik’in oğlu Enes…
“Böylece Rabbi onu güzel bir kabulle kabul buyurdu. Güzel bir şekilde yetiştirdi.” (Ali İmran- 37)
Meryem Varol | Nisanur Dergisi | Eylül 2019 | 94. Sayı
Yorum yap