Gülşen FidanManşetYazarlar

Zor, Oyunu Bozar mı?

Toplumu yakından ilgilendiren, ara ara gündeme gelip haber konusu olan derdimiz: Gıdalardaki taklit ve tağşişler.

Helâl ve sağlıklı olanı arama yolunda zorluk çekerken, karşımıza çıkan gerçekler inanılmaz olabiliyor. Firmalar, menfaatleri doğrultusunda haksız rekabet yaparak tüketicinin inancını ve sağlığını hiçe sayabiliyor. Onlar için az maliyet, çok gelir mantığı oldukça bizler helâl olmayabilen, sağlığımızı bozan, kalitesiz, bol katkılı ürünler tüketmeye devam edeceğiz.

Peki, sizce zor, oyunu bozar mı? Yani bakanlığın yaptığı bu denetimler sonucunda ifşa edilen firmalar, kendilerini düzeltebilecekler mi? Belki de göz boyama yoluyla işlerini devam ettirecekler…

Ayrıca ifşa edilemeyen ve piyasaya ürün dağıtan diğer firmalar da varken tüketicinin hakları ne derece korunacak? Atılan taş, ürkütülen kuşlara değecek mi?

Adından ‘gıda’nın çıkarıldığı bir bakanlığın teşvik ettiği ‘güvenilir gıda üretimi’ kime göre güvenilir oluyor?

Yapılan denetimler sonucundaki taklit, tağşiş ve ilaç etken maddesi tespit edilen ürün gruplarına bakacak olursak;

18 yaşın altında özellikle erkek çocukların su gibi tükettiği enerji içeceklerinde ve gazlı içeceklerde, bazı çikolata ve kakaolu ürünlerde cinsel istek artıcı ilaç etken maddesi olan sildenafil tespit edildi. Evet, bu bir sıkıntıdır. Bunun yanı sıra standartlar, alkolsüz içecekler grubuna giren bu ürünlerde -kullanılan aromaların alkolde çözdürülme durumu sonucunda-  %0,3 oranında alkol ihtiva etmesine izin veriyor!

Gıda maddeleri arasında en kolay hile yapılabilen, buna karşın tespiti en zor olan bal ve geleneksel bir gıda olan pekmez ise şeker şuruplarından yapılıyor. Tespit edilenlerin dışında hileler de var.

Arısız elde edilenler, glikoz şurubuna bal aroması, boya maddesi katılarak üretilip ambalajına doğal, organik yazılabilenler… Üzüm pekmezi diye satışa sunulan dut, incir, harnup karışımı pekmezler…

Kırmızı et olarak tercih edilen dana etinden elde edilen köfte, kıyma, kebap, döner, sucuk, kavurma gibi ürünlerde domuz eti, kanatlı eti, tek tırnaklı eti, at eti, baş eti ve hatta soya proteini tespit edildi.

Mevzuatta domuz; kasaplık hayvan eti olarak kabul görüyor. Bu kabulle ülkemizde 80’in üzerinde domuz çiftlikleri ve bakanlığın veterinerlerinin kontrole gittikleri domuz mezbahaları mevcut. Buradaki soru şu olmalı: Dinimizde yasak olan bir hayvanın, kasaplık hayvan eti olması sorun olmazken etikette belirtilmemiş ve tespit edilmiş olması mı cezayı gerektiriyor?

Süt ürünlerinde tağşiş olarak jelâtin, nişasta, bitkisel yağ tespit edildi. Üründeki taklitle birlikte kullanılan maddenin helâl olmaması tehlike boyutunu artırmaktadır. Jelâtin, özellikle yoğurtta kıvam vermek amacıyla kullanılıyor. Yoğurtlarda kullanımı yasal olmayan jelâtinin, çocukların severek tükettiği yumuşak şekerlerde, jelibonlarda, marshmallowlarda, pasta jölelerinde kullanımında bir sıkıntı yok! Etikette sığır jelâtini yazması hem yeterli hem de içimizi rahatlatıyor!

Hâlbuki jelâtin çoğunlukla domuzdan elde ediliyor. Sığırdan elde edilmiş olsa bile hayvanın İslami usullere uygun kesilmesi gerekir. İthal olması helâl kesim ihtimalini zayıf kılmakla, bu katkı maddesini şüpheli konumda tutmaktadır.

Diğer taraftan siyah çay, bitki çayları, pul biber ve biber salçasında boya maddesi tespit edildi. Uygunsuzluk olarak nitelenen bu durum elbette kabul edilemez. Ama soru işaretlerinden biri de burada karşımıza çıkmaktadır. Kırmızı ve pembe renk vermesi için kullanılan ve yasal olarak kabul edilen E120 karmin için ne demeli?

Çünkü bu katkı maddesi karmin böceğinin tüm vücudunun ezilmesiyle elde ediliyor. Sonuçta böceğin kanı da değerlendirilmiş oluyor. Kan necistir, öyleyse bu katkı maddesi de helâl olmamaktadır. Yine çocukların hedef alındığı; meyveli yoğurtlarda, dondurmalarda, meşrubatlarda, boyalı keklerde, işlenmiş et ürünleri olan sosis, salam, sucuk, jambon, pastırmada kullanılmasına izin verilmektedir.

Bunların yanında yediklerimizi bize farklı algılatmasını sağlayan, lezzet artıcı olarak kullanılan, uzun süre kullanılması sonucu beyne ve göze hasar veren, büyüme hormonunu baskılayan ve kullanılmasına yasal olarak izin verilen diğer bir katkı maddesi MSG (Mono Sodyum Glutamat) piyasa adıyla Çin Tuzudur. Cipslerde, dönerlerde, bulyonlarda, çiğ köftelerde, hazır çorbalarda, gençlerin bağımlısı olduğu nudolarda kullanılmaktadır.

Görüyoruz ki; firmalar, bilinçsiz ve ilgisiz bir şekilde alışveriş yapan, firmalara güvenen tüketici karşısında kazanç hırsı ile her türlü hakkı kendinde görebiliyor. Bize emanet edilen bedenimize, doğal gıdalar yerine daha çok yapay ürünleri tercih ederek zarar veriyoruz. Helâl ve sağlıklı olmayan katkı maddeleri içeren ürünlerden kendimizi soyutlayamıyoruz.

Sonuç olarak: Gözün görmediğine gönül katlanır oldu.

Gıda Müh. Gülşen Fidan | Nisanur Dergisi | Mart 2020 | 100. Sayı

Yorum yap