Rotası insanlık olan, sonu şahadetle taçlanan bir sayfa var yılların kalbinde. Yılların ilerisine taştıkça, içimizde şahlanan bir dirilişin kıvılcımları yanar.
Senden bahsediyorum Mavi Marmara!
Hangi kelam kâfi gelir sevdanı anlatmaya?
Azgın tufana karşı Nuh’un gemisi gibi izledik hakikatini. Yakmaya çalışsalar da serin suların içinden bir gülistana dönüştü akislerin. Gözlerimize mavilerce sonsuzluğunu seyrettirdik. Bakmayı bilemeyenlerin, şahidi oldu kanın. Ve gerçeği okuyamayanların en hakikatli kitabı oldun. Ki sen insanlık namına yol alan…
Selam olsun derdine, kahrına, narına, yoluna… Selam olsun sendeki derdi harekete geçirten inancına… Kim bilir kaç kuş kanatlarıyla eşlik etti aşkına. Suların altındaki kaç canlı, geminin yolculuğunu seyre daldı heyecanla. Gök kubbenin pencereleri açıldı olağanca. Masivanın hülyasına daldık, gemideki payımızı düşledik gözyaşlarıyla.
Bu bir galibiyetti şüphesiz! Filistin’in onurunu sahiplenen her yol insanı şerefli kılardı. Şehadet ise şerefin zirve haliydi. Hak ve batıl çizgisinin necis ellerce tekrar belirmesi, tüm dünya için sınavdı. Zulmün boyutu, insanlık namına yol alan yolcuya silah çekmek kadar aşağılıktı.
Her niyete nasibi kadar düşerdi. Kimisi şehit, kimisi şahit olmuştu. Mavi Marmara sessizliğin dili, yanlış konuşmaların sükûtuydu. Düşlerin gerçeği, ayakların çaresiydi. Yükü sevda olanın olmazdı yorgunluğu. Vicdanı rota edinmişlerin sönmezdi umudu. Mavi kızıla boyandı diye hezimet mi yaşandı sanki? Say ki bir feda oluştu fisebilillah… Güneş olanca sıcaklığıyla yöneltmişti bakışını Mavi Marmara’ya!
Akdeniz semalarından dokuz nurun feyzi yayıldı dünyaya. Sağır kesilmişlerin duyan kulağı olmaya, hakka kapanan gözlerin bakışı olmaya, konuşulmayan sessizliğin çığlığı olmaya adaydı.
Akdeniz semalarından dokuz nurun feyzi yayıldı dünyaya. Dünyaya körebeydik, ahreti sobeledik hakikat arayışında…
Bir yudum Mavi Marmara aldık, hak ve batıl keskinleşti Furkan’ın bakışlarında!
Bu yürüyüş insanlık onurunun ve hakikat erlerinin yürüyüşüydü. Kadim bir geçmişin ve geleceğin hep hak tarafgirliğinde olan bir yürüyüştü. Hak şemsiyesi altında Rabbe sırılsıklam âşık olan yarenlerin şahadeti içmesiydi. Limansız geminin dirilişinde kendini bulmaktı. Ya da her vicdana liman açılmış bir gemiydi. Can evinden vurulan bir zamanın semalarından, ak güvercinlerin yüreğimize uçmasıydı.
Bu öyle bir yürüyüştü ki; tüm zamanlara hakkın öncülüğünü yaptıracak ilk adımın umuduydu!
Sularda savunmasız bir iyilik hareketinin tepesine inen haksızlık, zalimin zorbalığının seviyesini göstermeye kâfiydi. Yıllar geçse de dün gibi hatırlanan ve unutulmayacak bir olayı resmetti tarihin kalbi. Dokuz yiğidin hayatı, insanlığın gönlüne asılan vicdandı. Mazide kalan bir anı değil, gönlümüzde yürüyüşün adımlarını köklendiren bir umuttu!
Rota her daim insanlık, yürüyüş her daim kutlu olsun. Şanlı bir şölene dönen hak adanmışlığının tarafında olmak, her yüreğe nasip olsun.
Selam olsun sana Mavi Marmara ve yarenlerine… Ölümsüz bir anın hatırını tüm kalbimizle tutuyoruz.
Rabbim hak ve batılın sonuçlarının gösterileceği o günde en güzel hakkı alıp, en ağır cezayı da almalarının duasını iliştiririz adını her andığımızda!
Semanın maviliği, okyanusun enginliği kadar selam olsun sana!
Esra Gülşahin | Nisanur Dergisi | Mayıs 2022 | 126. Sayı
Yorum yap