AileÇocuk EğitimiManşetMine Turhan

Sanat Harikası Çocuklar

Haydi sanatseverler! Sizleri yeryüzündeki en güzel sanatı icra etmeye davet ediyorum!

Pazarcı üslubuyla yaptığımız bu çağrımıza, gerek tebessüm ederek gerekse merak içinde iştirak eden okurları görmek ne güzel. Tüm sanatseverlerin, bilmezse eksiklik yaşayacağı, insanoğlunun yaptığı, yapacağı en büyük sanat harikasının, çok mühim ayrıntılarını bu yazıda sizinle paylaşacağız. Ortaya çıkacak olan bu şaheser için pek fazla külfete de girmeyeceksiniz. Göğüs kafesinin sol yanında kırmızı bir et parçası taşıyan her canlının, kolaylıkla icra edeceği bir sanat bu… Bunun dışında gereken araç gereçlere gelince; bol miktarda sevgi, bir tutam şefkat ve yeteri kadar sabır… Bu sanatı elinizin altında bulunan, sizin yetiştirmeniz gereken çocuklar üzerinde icra edebilirsiniz. Biz bu sanata Çocuk Yetiştirme Sanatı diyoruz. Değil midir ki; iyi yetişmiş bir çocuk sanat harikasıdır. Onu yetiştiren anne-baba ise sanatkârdır.

Bir miktar hızlı bir giriş yapmış olsak da konuyu dağıtmadan hali pür melalimizi arz etmeye çalışalım. Çocuk sahibi olmak, ebeveynlere bir takım duygusallıkları kazandırmakla birlikte bazı sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Anne-babalar çocuklarının yeme-içmesi, giyim-kuşamı, eğitim-öğretimi ile meşgul olurken beraberinde hayati önem arz eden fakat yazılı bir kurala bağlı olmayan vazifelerle de yorulmak zorundadır. Evet, yorucudur ancak sanat üretmek, hele de bununla Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak her yorgunluğa değer. Bu sebeple büyük adam yetiştirmek için fazla mesai harcamalıyız. Zira her doğan büyür fakat her büyüyen büyük değildir.

Öyleyse şu soruyu çocuklarımızla diyaloglarımızın tam ortasına yerleştirelim ki; iletişimimizde bir kopukluk olmasın. Ben çocuğumu büyütüyor muyum, yetiştiriyor muyum?

Kıymetli okurumun da bildiği gibi çocuk, bedensel gelişimini öyle veya böyle tamamlıyor. Kişilik, karakter ve terbiye ise ilk 7-8 yaşlarına kadar verilen nispette gelişiyor. Bu karakter ve terbiyeyi ise çoğunlukla ev halkından, yine azımsanmayacak ölçüde de arkadaş ortamından alıyor. Ve çocuk ‘yedisinde ne ise yetmişinde odur’ atasözünü, bütün hayatı boyunca pratiğe döküyor. Şu halde çocuklarımızın ağızlarına girenle ilgilendiğimizden daha fazla ağızlarından çıkanla ilgilenmeliyiz. Zira yediği kendisine, söylediği topluma etki edecektir.

Anneler, çocuklarını büyütürken ne yiyip içtiğinde boyunun, kilosunun, sağlığının hangi şekilde etkileneceğini bilirler. Hatta öyle ki; çocuğunun aldığı nefes hızından bakışlarındaki atmosfere kadar ruh halini anlayabilir ya da varsa maddi sıkıntılarını fark edebilirler. Buna göre tedbir alır ve olası herhangi bir sorunu bertaraf etme yolunda adımlar atarlar.

Şu halde, hem fert hem de toplum için hayati önem arz eden çocuk yetiştirme noktasında da bir takım uygulamalarda bulunulmalıdır. Girişte bahsini ettiğimiz Çocuk Yetiştirme Sanatı için gerekenler hazır olduktan sonra sanatınızı Sevgi ve İletişim kanalıyla icra edebilirsiniz. Bunu iki başlıkta ele alalım:

Sevgi Sanatı

  • Çocuğa sevginin ifade yollarını bilerek yaklaşın. ‘Sevgi, sert kayaları şekillendiren yumuşak suya benzer’ gerçeğini göz önünde tutarak sevgiyi akan bir nehir gibi bol miktarda kullanın.
  • Tebessüm… Simanızı katı kuralları ibraz etmek için değil, sevgi ve şefkat dağıtmak için kullanın!
  • Oyun oynamak… Çocukla aranızdaki yaş seviyesini ortadan kaldırmanın en iyi yolu olan oyun dilini kullanın ki; kuşak farkına takılmayın!
  • Çocuğun özeline saygı duyun!
  • Olumlu davranışlarına odaklanarak, güzel işlerine takdir ve övgü gösterin! Ancak bunu yaparken olumsuz işlerinde olduğu gibi, çocuğun şahsına değil yaptığı işe vurgu yapılmalıdır.
  • Ailenin yemeklerde buluşmasını sağlayın! Yemek sofraları, kişiliğin geliştiği önemli eğitim mekânlarındandır.
  • Ön şartlı sevgi vermeyin! Asla ‘Başarılı olursan seni severim’ imajı verilmemelidir.

İletişim Sanatı

‘Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın,15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra istişare edin.’ Hz. Ali (RA)

  • İletişimde ilk adım dinlemektir. Bütün vücudunuzla çocuğa dönün, gözlerine bakın ve sözünü bitirinceye kadar dinleyin! Yeni konuşmaya başlamış olsa da bunu uygulayın!
  • Çocuğunuza hitabınız Kur’an merkezli olsun. (Yavrucuğum, oğulcuğum vs.)
  • Oğlunu kurban etmek üzere emir alan Hz. İbrahim’in, oğluyla istişare etmesi misali siz de ailenizi ilgilendiren konularda çocuğunuzla istişare edin!
  • Çocuğunuza hiçbir şeyi tercih etmeyin! İş veya eşyaya (temizlik, telefon, TV vs…) kendisinden daha fazla önem verildiği hissi, çocukta onarılması zor yaralar açar.
  • Çocuğa emredici olmayın! ‘Yap’ yerine ‘yapalım’ ifadesini kullanın! Bunu olumlu ve olumsuz başlıklarıyla ele alacak olursak:

Olumsuz                           Olumlu

Çamura basma                   Temiz yerden yürü

Gürültü yapma                   Lütfen sessiz olur musun?

Üstünü kirletme                 Üstün temiz olsun

Odanı dağıtma                   Odanı düzenli görmek istiyorum

Sözümü kesme                  Sözlerimi tamamlayana kadar lütfen bekle

Kaba konuşma                   Lütfen güzel konuş

Eğer çocuk yetiştirmek istiyorsak; öncelikle çocuğun bir yetişkin olmadığının bilincinde olmalıyız. Çocuklarımıza yetişkin muamelesi yaptığımız zaman ne yazık ki onları kaybederiz. Bırakalım da hatalarıyla çocukluklarını tamamlasın ve karakterli birer yetişkin olsunlar.

İncecik bir ayrıntı da şu ki;onlar hiç yetişkin olmadı fakat bizler çocuk olduk. Empati kurarak hayatı daha yaşanılır kılmak, geleceğe büyük sanat eserleri bırakmak ümidiyle, selametle kalın.

Mine Turhan | Nisanur Dergisi | Eylül 2019 | 94. Sayı

Yorum yap