Şahadet damlıyordu tane tane hayatıma
Düştüğü yeri yakıyor
Tüm benliğime nakşoluyordu adeta
Bugün benim gönlüm ağlıyor
Ve çatlıyordu sanki
Yüreğim çatlıyordu Vera, yüreğim
Bir şehid düşüyordu hayatıma,
Bir şehid düşüyordu gözlerimin önünde
Kollarım ne de kısa
Yetişemiyorum Vera
Koşup da gidemiyorum çatıya çıkmış şehidimin yanına
Tutup da şehidimi yerden kaldıramıyorum
Çatıda mı gözlüyordun yoksa şahadeti ey Şehid!
O düşüyor, ben kalkıyordum
O artık uyuyor, ben uyanıyordum
Onun gidişiyle, geliyordum ben Vera
Bir Allah’ın kulu ki Ubeydullah!
Öldürüyordu ayaklarına kapanmış dünyayı,
Ve uçuyordu Rabbine…
O uçuyor, benim kanatlarım kırılıyordu sanki Vera!
Yüreğim çaresizce toprağı tutuyor, haykırıyordu
Beni de ört, ört beni toprak!
Kime kaçayım, ört beni toprak!
…
Bir şahitliğin yıkıntısı içinde hıçkırıklarım, uyandırıyor beni
Kalk bu uyanıklık yetmez, diyordu sanki kalk!
Gök yine ağlıyor, yine çatlıyor
Edalı edalı geliyordu bir şehit
Hayran kalıyor,
Gözlerim tutuluyordu Vera!
Bir öğlen vaktinde, düğüne davet geliyordu bana
Bir gonca gül düşüyordu ellerime,
Ellerim kan revan
Dayanamıyordu bedenim,
Ve toprağa doğru düşen yaşlarımla düşüyordu öylece
Bir babanın davasına kurban gidiyordu bacım
Gelinliğini giymiş,
Tüm yiğit erlerin arasından geçip gidiyor,
Yükseliyordu bacım
Ey yüreğime şehadet aşkını bırakan Esma!
Sana ‘elveda’ demedik
İnşallah, bilakis buluşmak üzere
…
Yüreğime kor
Bu topraklara da bir yiğit daha düşüyor
Peşin sıra uçuyordu güvercinler
Peşin sıra kanat çırpıyor
Ablan kurban davana yiğidim
Duana bir değil binler “âmin” diyeyim,
Tüm okuyucularında âmin demesini beklerim
Gönlüm tutuldu, yüreğim yandı Yasin’im!
Her ölünün arkasından okunanı diyemedim sana
Diyemedim “Ya-Sin”…
…
Şehadet Vera | Diyarbakır | Nisanur Dergisi | 82. Sayı | Eylül 2018
Yorum yap