İlim İrfanManşetSezgin ÖzbaySiyer

Ömür Boyu Sevabın Yolu

Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da en güzel örnek olan sevgili Peygamberimize olsun.

Allah-u Teâlâ’nın yarattığı varlıklar arasında bizler yani insanlar, akıl ve irade sahibi tek mahlûkuz. Bu akıl ve irade gereği bazı sorumluluklarımız var.

Yerine getirmemiz gereken sorumluluklar ve içinde bulunduğumuz şartlar, bize bu dünya sahnesinde çeşitli roller biçer. Rabbimizin tabiriyle, oyun ve eğlenceden ibaret olan geçici bu dünya sahnesinde yerine getirmemiz gereken rollerin kimi kısa kimi uzun solukludur.

Rabbimizin bize en güzel örnek olarak tanıttığı Efendimiz (SAV)’in örnekliğine her an ihtiyacımız olduğu doğrudur. Namazımızda, orucumuzu tutarken, Hacc ibadetimizi yerine getirirken, yaptığımız birtakım işlerde, mesleğimizi icra ederken ve daha sayamayacağımız birçok işte O’nun güzel örnekliği bize yol gösterir.

Efendimiz (SAV)’de devlet başkanının da, işçinin de, amirin de, öğretmenin de örnek alacağı yönler var. Talebenin, hayırseverin, fakirin ve zenginin alacağı örnekler de var. Musibete uğrayanın, hastalığa müptela olanların, ordu komutanının hâsılı her kesimden insanın alacağı en güzel örnekler Efendimiz aleyhissalatu vesselamdadır.

Bütün bu saydıklarımıza bakacak olursak; sınırlı işler ve meşguliyetler olduğunu görürüz. Örneğin ordu komutanının uyguladığı sünnetler, savaş boyuncadır. Namaz kılarken uyguladığımız sünnetler, sağa sola selam verince biter. Diğer ibadetler de böyle… Ancak aile ile ilgili sünnetlerin süresi oldukça uzundur. Zira hemen herkes bir ailede yaşar ve ölene kadar da o ailenin sınırları içindedir. Anne karnına düştüğümüz andan itibaren, hayatımızı bir ailede geçirmeye başlarız.

Evlenir, baba ocağından ayrılırız ancak bu defa yeni bir ailenin kapılarını açmış oluruz. Dolayısıyla sünnet-i seniyyeye uymanın en geniş ve en kârlı hali, aile içinde ona uymakla mümkündür. Aile hayatında sünnete uymakla sevap işlemekten de öte, huzurlu bir hayata sahip oluruz.

Aile reisi olan erkekler, sünnete uyarak hanımlarının haklarını korur ve onlara huzur dolu bir ev ortamı sağlarlar. Hanımlar da sünnete uyarak kendilerine sunulan o ortamın kıymetini bilir, imkândan daha fazlasını istemezler. Eşlerinden, kendileri hakkında emin olan kadınlar, sırtlarını sağlam bir dayanağa yaslarlar. Böylece güç kazanır, toplumda örneklik teşkil ederler.

Günümüzde hanımlar ilgisizlikten şikâyetçi… Haksız da sayılmazlar hani. En güzel gecelerden biri olan, Kur’an’ın dünya semasına indiği Berat Gecesi bile ibadet etmek için eşinden izin isteyen en güzel örneğimiz varken; günümüz beylerinin eşlerine karşı tutumları gerçekten içler acısı.

Erkekler de hanımlarının sorumsuzluğundan şikâyetçi… Onlar da haklı. Zira erkekler de nefis taşıyan varlıklar ve beylerin etrafta o kadar cazip şey varken eşinden ilgi, sevgi, yaklaşım, yeri geldiğinde kadın cazibesi, yeri geldiğinde anne şefkati beklemelerini çok görmemek lazım. Efendimiz (SAV)’in hanımlarının, özellikle de Hatice annemizin (RA) Efendimize hem eş, hem dost, hem sırdaş, hem anne gibi sahip çıktığını, bütün servetini Ona ve Aziz İslam’a seve seve harcadığını unutmamak lazım.

Hz. Hatice (RA) demişken, Berat gecesinde namaz kılmak için Âişe annemizden izin alan Efendimiz (SAV)’in, Hz. Hatice annemiz zamanında Hira Mağarası’na gidip orada üç gün kaldığını, Hatice validemizin de Ona azık götürdüğünü de hatırlatmak lazım. İşte o gitmelerden birinde Allah’ın selamı ve inciden oyulmuş bir köşk ile müjdelendi Hz. Hatice -Allah’ın selamı üzerine olsun-.

Gelelim çocuklarımıza… Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü dönemlerde kızını omzuna alarak Mekke’de dolaşan babadır Hz. Muhammed (SAV). Sadece ev dışında değildi bu hürmet. Küçük bir kız olan Fatıma (RA)’ya sevgisi, muhabbeti ve hürmeti hayrete şayandı. Hz. Fatıma ne zaman odaya girse, Rasulullah (SAV) ayağa kalkar ona yer verirdi.

Aile hayatını, yaşantımızın tamamını ibadete çevirmek için bize gereken tek şey, sünnete uyarak yaşamaktır. Her ne yaparsak Allah rızası için yapmak, Rasulullah (ASV) öyle yaptığı için yapmak, nefsimizin değil Rasulullah (SAV)’ın yolunu takip etmek, her halükarda istikamet üzere ve itidalli olmamızı sağlar.

Efendimiz (SAV)’in, “Öpücükle bile olsa çocuklarınız arasında ayrımcılık yapmayın.” buyurduğu rivayet edilmektedir. Çocuklarına adil davranmak da bir sünnettir. Çocuklarımızı öperken bile cennette derecemizi artıran bir Rabbimiz, çocuklara davranış konusunda örnek bir Peygamberimiz var. Ne kadar şükretsek azdır.

Kendilerine değer verilen çocuklar hayatta başarılı olur. Aralarında ayrımcılık yapılmayan kardeşler birbirine bağlı olur. Sevgi ve muhabbetleri onları birbirine bağlar ve ömür boyu birbirlerine sahip çıkarlar. Böylesi kardeşliklerden ve böyle sağlam yetişen çocuklardan da yine böyle sağlam nesiller yetişir Allah’ın izniyle. Kıskançlık, çekememezlik, miras kavgaları böylelerinin arasına giremez. Uhuvvet ve muhabbet, nefse ve şeytana galip gelir.

Görüldüğü üzere şahsiyetli bireyler yetiştirmenin, onurlu yaşamanın, huzurlu ve mutlu olmanın, dünya ve ahiret saadetini elde etmenin en kolay ve en güzel yolu, sünnet-i seniyyeye ittiba etmektir. Yaşamı boşluk ve anlamsızlıktan kurtarmanın, ömrümüzün her dakikasını sevaba çevirmenin yolu sünnete uymaktan geçer.

Rabbim, ‘usvetun hasene’ olan Efendimizin güzel örnekliğine uyanlardan, dünya ve ahirette en mutlu bir hayata kavuşanlardan eylesin cümlemizi. Çocuklarına sünnet üzere sahip çıkan, şefkat gösteren, onları Peygamber sünneti üzere yetiştiren ve eğiten kimselerden eylesin bizi. Âmîn…

Sezgin Özbay | Nisanur Dergisi | Nisan 2022 | 125. Sayı

Yorum yap