Amine BaranKudüsManşetŞiirYazarlar

Kutsal Hüznüm

Sen!
Yaslarken başını yorgun yüzünle
Utancından çökmüştü omuzlarım
Yüreğimde kopan fırtına
Ruhumu sızlatan kor
Bedenimi ezen dağ gibi acılarla
Salıverdim ben de kendimi
Bir an tüm gücüm yitsin istedim
Dayanacak mecalim
Direnecek takatim
Sabrı tavsiye eden zihnim
Ve tüm bu acılara tahammülüm
Kalmasın istedim
Bir an ruhum bedenimi terk etsin
Ben artık:
O zamanları iyi ki yaşamadım
Ellerimden ne Kudüs kaydı
Ne iffetinden mahrum şehirler vardı,
Yetişmedim o zamana.” Deseydim.
Ah! Benim zamanımda
Kudüs, bizim kutsalımızdı
Göğünde ezan naraları
Arzında hicaplı kadınları
Sokaklarında Müslüman çocukları dolaşırdı
Hiçbir insan geçmezdi selamsız
İyi ki görmedim Kudüs’ü böyle İslamsız…”
Diyebilmeyi arzuladım eğik başımla…
Şimdi hangi yüzle bakayım tarihin sayfalarına?
Hangi mazeretimi arz edeyim?
Ellerimi bağlayan sebeplerim
Ayaklarımı tutan kilitlerim
Ve sessizce seyredişim…
Bahanelere gömülmüş bedenimle
Neyi gevelesin ki dilim?
Yüzümde eksik olmayan tebessüm
Bir de üstüne “Kudüs benim kutsal hüznüm” mü diyeyim?
Sen!
Çaresizken tükenmişliklerle
Ben bu zamanda yaşamamak isterdim
Zaman, en hızlı aktığı çağında hâlbuki
İçinde bazı anların nasıl da yavaş aktığını anlıyor insan
Kudüs gelince aklıma
Zaman da ağırlaşıyor
Tıpkı damarda akan kanımız
Durmadan savunduğumuz davamız…
En çok da coşkun imanımız(!)
Süratle ilerleyen ahirin zamanında dizginlerini alıyor eline
Kudüs deyince yavaşlıyor
Ve bir şamar indiriyor müminin yüzüne…
Sen!
Ağlarken sessizce omzumda
Ben o acıyla yanıyorum
Senin gözyaşını çekerken toprak
Bana ah ediyor…
Seni bağrına basacak hasretle
Beni hangi arz kabul edecek bu yüzle?

Rabia Durmazer  | Nisanur Dergisi | Nisan 2020 | 101. Sayı

Yorum yap