Hayırda çalışan, topluma hizmet faaliyetleriyle uğraşan, kendini ilmen yetiştiren, İslami davayı kendine dert edinmiş; bu çizgide faaliyetler yürüten ve daha başka hayırlı amaçlar doğrultusunda veya başka türde aktif olan aileler, genelde yoğun bir tempo içerisinde olurlar. Kiminin, gün içerisinde belirlediği hedefleri vardır; akşama kadar ulaşması gereken. Kiminin, programdan programa koşuşturması vardır; zamanı kendisine dar eden. Kiminin ise daha başka önemli uğraşları vardır; kendine, ailesine, dost ve akrabalarına ayıracak vakit bırakmayan.
Dünya ve ahiret saadetini hedefleyen bu iyi niyetli uğraş ve koşuşturmaların, ifrat ve tefritten uzak itidal üzere yürütülmesi büyük önem arz eder. Aksi taktirde bir taraftan yapıcı olmaya çalışırken öbür taraftan yıkıcı olma, bir taraftan hayır kazanma derdindeyken öbür taraftan tahribatlara sebebiyet verme, bir taraftan insan kazanmaya çalışırken öbür taraftan kaybetme gibi birçok tehlikeyle burun buruna gelinmesi an meselesidir.
Bu çalışmaları yürütürken, üzerimizde hak sahibi olan kişileri ihmal etmemeye özen göstermemiz gerekir. Bunların başında en yakın aile efradımız, yani eşlerimiz ve evlatlarımız gelir. Allah rızası için belirli hizmetlerde bulunurken en yakın çevremizden sevgimizi, ilgimizi ve alakamızı esirgeyecek olursak; büyük yıkımlara ve kırgınlıklara sebebiyet verebilir, aile yapımıza ciddi hasarlar verebiliriz. Özellikle boşanmaların hızla yayıldığı şu günümüzde, ailevi ilişkilerimizi zedeleyecek her türlü girişimlerden uzak durmak zorundayız. Bu bağlamda eşlerimiz ve çocuklarımızla daha fazla zaman geçirmeli; beraberce Allah yolunda ilerlemenin yollarını aramalıyız.
Ayrıca çocuklarımızın da ileride Allah rızası için hayırlı hizmetlerde bulunmasını arzuluyor isek -ki her Müslüman anne ve babanın arzusu ve temennisi bu yönde olmalıdır- onlara sevgi, ilgi ve merhamet kanadını sonuna kadar germeli, bu konuda kendilerine güzel örnek olmalıyız. Önemli meselelerle ilgilenirken, bir taraftan da çocukları ihmal etmeyip onlarla kaliteli zaman geçirerek aramızdaki bağı ve güven ortamını pekiştirmeliyiz.
Günümüzde hayırlı işlere zamanını infak eden bazı anne-babaların çocuklarına baktığımızda, ebeveyn ile çocuk arasında büyük uçurumlar olduğu gözlemlenmektedir. Bunun, elbette –çocuğun sosyal çevresi gibi- farklı neden ve etkenleri vardır. Fakat bu nedenlerden birisi de; kişilerin dışarıya verdiği önemi kendi ailesine vermemesi, onları sevse dahi yine de ihmal etmesi, onlarla yakından ilgilenmemesidir.
Dolayısıyla hayatını, kişileri irşat ve tebliğ çalışmalarına ve benzeri hayırlı işlere adayan her Müslüman, bu çalışmalarda gösterdiği titizliğin aynısını, çocuğunun terbiyesi için de göstermeli; evladını edeplendirmeli ve doğru yönlendirmelerde bulunmalıdır.
Aynı şekilde eşlerin de birbirlerini ihmal etmemeleri, birbirlerine özel zaman ayırmaları, birbirlerinin dertleriyle dertlenmeleri, mutluluklarıyla mutlu olmaları gerekmektedir ki; aralarındaki sevgide bir zedelenme meydana gelmesin. Damarlarda dolaşan şeytan, eşler arasında nifak tohumları ekme fırsatı bulmasın.
Bu bağlamda aile içi faaliyetler sıklaştırılmalıdır. Çocuklar başıboş bırakılmamalıdır. Ailede sevgi ve güven ortamı korunmalıdır. Haftada en az bir kez, tüm aile fertleri bir araya gelip sohbet meclisleri oluşturmalıdır. Her gün mümkün olmasa da özel gün ve gecelerde evde cemaatle namaz kılınmalı, beraber dualar edilmelidir. İlim öğrenmeye teşvik etme gayesiyle okuma saatleri belirlenmeli, ders halkası oluşturulmalıdır. Aile bütçesi el veriyorsa; umre yolculuğu ve tarihi geziler düzenlenmeye ve bu gezilerden ibret almaya çalışılmalıdır.
Yapılan günlük/haftalık programlarda, özel olarak aile içi faaliyetlere de zaman tahsis edilmeli, ailenin irşadı için başta ailenin reisi olmak üzere tüm aile fertleri seferber olmalı.
Özellikle gelişim dönemini tamamlamamış 0-6 yaş çocukların, eğitimi ve terbiyesi üstünde ciddi şekilde durulmalı; İslami bir edeple yetişmesi için elden gelen ne varsa yapılmalıdır. Bu bağlamda kötülüklere karşı sürekli teyakkuzda olmalı ve bir kötülükle karşılaşıldığında kötülüğü anında bertaraf edip evlatlarımızı yanlışlar hakkında bilgilendirmeli, doğruya yönlendirmeliyiz.
Sonuç itibariyle, en az toplumun inşası kadar çocukların eğitim ve terbiyeleri üzerinde de durulmalı, ailenin birlik ve beraberliği için var güçle çalışılmalı, aile mefhumunun ortadan kalkmasına müsaade edilmemelidir. Ailenin temeli ne kadar sağlam olursa; gelecek nesillerin oluşturacağı toplum da bir o kadar sağlam olacaktır inşallah.
Meliha Timur | Nisanur Dergisi | Mart 2019 | 88. Sayı
Yorum yap