Esra GülşahinYazarlar

Kadir’in kadrini bil!

[ap_dropcaps style=”ap-normal”]O[/ap_dropcaps] ki ilahi ferman, ilahi sır. Merhamet ve affın en yüce sırrı, fırsat ve umudun en geniş ufku… Ki insan nerden bilecek? Yerle göğün buluştuğu, göklerin mukaddes kelamı beşerin kalbine ilham ettiği o gece. Ki insan nerden bilecek? O ki bir sır. Sırrına vakıf olamayacağımız bir affediş, bin aya tekâmül edecek bir gün ve her anında merhametin izdüşümleri.

O ki bir sır. Hangi günün arifesinde, hangi günün sonrasında ya da tam da hissettiği anda mı veya son on günün hangisinde? Ah aciz zihin sen nerden bileceksin. Bu gizemli bir sır. Bu sırra sahip olmak her anı kadirce geçirmekle olacaktır. Bu sırrın eteklerinde gezip affolunanlardan olmak, Ramazan’ın her gecesini kadir bilip yaşamakla olacaktır.

Bu öyle bir sır ki; her günün kadrini bil, her gün kulluğun zirvesine yüksel, her an Rahman’ın yanında kadrini arttır!

Bu öyle bir sır ki, yaratanla yaratılan arasında kocaman bir muhabbet ve aşk-ı ilahi!

O ki esenlik gecesi, nurlarla harmanlanmış bir gece. Melek melek gökyüzünün nurlanıp tevbe ve affedişlerle kirlerin yeryüzünden temizlendiği bir gece. Diri kalplerin geceyle dua söyleşisi… Aşk ehlinin zikirle yüreğini yıkadığı ve gecenin feyzinden içtikçe doyamadığı bir ab-ı hayat. O ki, gök sofrasının yeryüzüne açıldığı gece. O ki karanlık bir kabirde tüm ihtişamıyla parlayan bir ışık. Siyahî bir yüreğin üstüne açılan tertemiz bir kitap. Ak rengine boyanmış bir kalbin temiz sayfaya duruşu. O gece ki tüm karaları nura gark eden bir an. O ki, Kadir gecesi. Kadrin gecesi. Bu geceyle birlikte insan kadrinin de artacağının göstergesi. Tabi fırsat bilene, görene ve yaşayana!

Öyle bir gece ki; her saniyeyi bir asır gibi yaşa, her dakikayı temizlenmiş kalbi duyguyla yaşa, her saatte misliyle hayırlı senelerini çoğalt!

Bu öyle bir gece ki; kadrini artırdığın her an kadir gecesinin hakkını verdiğin ve yükseldiğin bir kulluk zirvesi, Rab’le olan miracın!

İnsan, eşref-i mahlûk. İnsan değerli. İnsan, Miraç’a Cebrail’in eşlik edemediği ancak Resulullah’ın gidebildiği en son noktadaki yükseklik!

Ama insan bazen de esfel-i safilin! Hayvanları bile masum gösteren bir vahşi. Çukurlardan çukurlara yuvarlanarak yerin dibine geçen mahlûk. Kendini Rab gören oysa bir hiç olan Firavun! Kölenin kölesi olduğu cühela topluluğu!

İşte ey insan! İki yol ve senin tercihine bırakılan irade. Kovulduğun cennet en güzel hedefin olmalı oysa. Şeytandan uzaklaşıp Allah’a kaçmakla kurtuluşu bulmalısın. Nefsin zincirinden kurtulup Allah’ın esirliğinde özgürleşmelisin.

Bin bir türlü yola girip nisyana dalan sen, işte bir müjde ve işte bir fırsat! O fırsat ki sure sure yüreklere inip serinlik veren. O fırsat ki, ayet ayet yolları ışıklarla gösteren. O fırsat ki, meleklerin semayı kapladığı, yeryüzünün en güzel bayramını yaşadığı. O öyle fırsat ki, ay tüm ihtişamıyla yıldızların secdesine eşlik ederken insan da kulluk üzere doğru yolda secde de. O fırsat ki, insanın bin ayına tekâmül edecek bir gece! O fırsat ki, hak bu kadar yakınken, ruh ve melek paralel bir ilahi aşkta dururken insan kalbi en çok hangi yönde olacaktır.

Öyleyse bu fırsata o kadar aç ki insan! Ruhunu doyuramadığı bir senenin en özel doyurucu günü, kadir gecesi! Öyleyse hangi günah lekesine bulanmış, hangi şeytani tozu bulamışsan üstüne ve hangi nefsi tamahın gölgesinde yaşamışsan işte en güzel fırsat. Gecenin karanlığı günahlarını örterken, en özel yakarış ve duaların gözyaşı adedince nedamet nedamet boşalırken sen, Tevvab olan bir ilahın dergâhındasın! Günahını avazı çıktığınca bağırıp haykırdıkça acizliğin bir karanlık kadar ıssız olunca işte yeni bir doğuşa yelken açarsın. Kovulma olmayan bu dergâhın tek isteği, itiraf ve nedamet! Günahı itiraf edip pişmanlığın yüreğini derince yakabilmek! İşte Adem’ce bir tevbeyle yine huzuru dergahta en güzel kul olabilmek!

Kadir gecesi, tan yerinin ağarıp sabahın doğuşuyla yeniden doğmak… Öze yaklaşa yaklaşa sabah meltemiyle kirlerden arınan bir manevi temizlik… Yeni bir hayata baki bir hedefle yönelip dünya yolunun sadece yolcusu olmak… Yolcu olduğunu bilip nerde düşüp, nerde takıldığını görüp kalkmak… Besmele ile başlayan yeni bir sayfanın doğuşunu, ruhun en derinliklerinde yaşarken, melekleşen gecenin feyzini yıllara taşımak… Sonu gelmeyecek ve hiç bitmeyecek hayırlı bir başlangıcı onunla yapmak… Kadir’le ve ancak kadrini bilmekle olacaktır!

O öyle bir Kadir gecesi ki; Allah’la kulun en güzel muhabbeti, merhametin sağanak sağanak indiği affoluş bestesi, aşkla sırılsıklam olmuş bir gecenin en özel merhamet cilveleri…

Bu öyle bir Kadir ki; gözlerinin akında hakikat konuşurken, sabahın cilvesinde bambaşka bir hayata yelken açarken yeni bir soluk/nefes belirsin önünde… Önünde durduklarına, ardında bıraktıklarına hiç benzemeyecek sevaplar biriktir cennet iklimine… Ahiret keşkeli cümleleri bırakınca ardı sıra, yeni ‘iyi ki’ler karşılamalı hayatı. İşte her şey bir Kadir gecesiyle başlayacaktır, hakkıyla yaşadıkça!

Ve o öyle bir gece ki ayet konuşsun ve her şey sussun;

“1 – Biz onu (Kur’ân’ı) kadir gecesinde indirdik.

2 – Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?

3 – Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

4 – Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.

5 – O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.” (Kadir Suresi)

Esra Gülşahin | Nisanur Dergisi | 79. Sayı | Haziran 2018

Yorum yap