[ap_dropcaps style=”ap-square”]İ[/ap_dropcaps]lahi dinler ve yazıtlar, kadının yaratılış felsefesi hakkında farklı görüşler ileri sürerler. Bazıları kadını hayatın güzelliğinin mazharı olarak tanıtmış, bazıları ise onu güzelliğiyle fitne kaynağı olarak ele almışlardır.
Eski Yunan felsefesinde kadın şer ve kötülüklerin kaynağıydı. Cinselliğin dışındaki bütün işlerde engelleyici olarak tanınırdı. Sokrat; kadınları, insan hayatında bir nevi işkence kabul etmiş, onlarla hayatı sürdürmeyi iradenin güçlenmesi ve nefse malikiyet için bir çeşit riyazet olarak telakki etmiş, bu zehri içmeyi ve bu sıkıntıyı çekmeyi insan için faydalı olarak tanımlamıştır.
Bazı Hindî inanışları; ölümden sonra ruhun bâki olmasından dolayı kadını, kocasına feda ederek özel teşrifatla kocasının cesedinin yanında ateşe veriyorlardı.
Eski Atik’te ise kadınlar hakkında şunlar yazılıdır: “Allah Âdeme ağır bir uyku verdi. O uyanmadan önce kaburgalarından birini aldı ve yerini etle doldurdu. Âdemden aldığı kaburgadan kadını yarattı. Onu Âdem’in yanına getirdi. Âdem şöyle dedi: “İşte bu benim kemiklerimden kemik, etimden ettir.”
Bu sözden dolayı bazıları kadının erkeğin sol kaburgasından yaratıldığını ileri sürerler. Kadının erkek için yaratıldığını iddia edenler, kadını erkekler için lezzet vasıtası olarak görmek isteyenlerdir.
Kur’an’da kadının yaratılış felsefesi onun, diğer insanların yaratılışı gibi, her açıdan kemale ulaşması içindir. İbadet ve Allah’a kulluk, her insanın izzet ve özgürlüğünün sermayesi sayılır. Ancak kadının yaratılış hikmetinde, huzur ve sükûnetin oluşması yatmaktadır.
Kadınlar ve erkekler birbirlerini tamamlarlar. Varlık sistemi; erkeğin kadın olmadan varlığı ya da kadının erkek olmadan varlığında yaratılışın eksik kalacağını ortaya koyar. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur:
“Onda ‘sükun bulup durulmanız’ için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.” (Rum: 30)
İslam; kadını, ne erkeğin oyuncağı saymakta ne şer ve kötülüklerin kaynağı olarak ortaya koymakta ne de erkeğin cinsi ihtiyaçlarını karşılayan bir araç olarak görmektedir. İslam’a göre kadın; özgür bir şahsiyet, Allah Teala’nın emanetçisi, sorumluluk ve keramet sahibidir. Kadın insanların mürebbisidir. Doğru terbiye ile topluma sağlam insanlar yetiştirir.
Bundan dolayı İslam; iyi ve uygun bir kadının seçilmesi için çokça tavsiyelerde bulunmuş, böyle bir kadın için çok sayıda sıfat ve özellik saymıştır. İman sahibi seçkin bir kadın Allah’ın büyük nimetlerindendir. Bu tür kadınlar erkekleri önemli yerlere ulaştırdıkları gibi salih ve sağlıklı çocuklar da yetiştirirler.
Kadınların varlığını cinsellikle değerlendirenler, özel bakış alanlarından kendi şehvetlerini tatmine çalışmaktadırlar. Kanaat sahibi, kocasının malını ve haysiyetini koruyan kadınlar çocuklarının eğitiminde de önemli etkiye sahiptirler. Böyle kadınlar; şeref sahibi, seçkin, güzel ahlaklı, hayatta uyumlu ve iyi bir öğreticidirler. Ancak, bir evde heva hevesine düşkün kadın varsa, hünerini israf ve malı savurganlık yolunda harcıyorsa, ev sahibinin mal ve imkânlarını; teşrifat, dolaşma ve zevk için kullanıyorsa böyle bir kadın kerameti yok eden bir konumdadır. Yalnız, bir kadının yolunun doğru olmaması; kadına salt cinsi hüküm verilmesine yol açmamalıdır.
Seçkin kadın; asalet, necabet, iffet, iman ve zarafeti bir arada bulundurmalı, kocasının malını harcamada da tutumlu olmalıdır. Buna karşılık gereğinden fazla cömert davranan kadın, kocasının servetini rüzgâra kaptırır. Cesur ve korkusuz kadın değişik sıkıntıların doğmasına yol açar. Kadının korkması, birtakım konularda kocasından çekinmesi, güzel bir sıfat olarak kabul edilmiştir.
İslam tarihinde ümmetin kadınlarına olgu olacak numune kadınların sayısı oldukça fazladır. Bunların içinden Hz. Fatıma (ra)’nın özel bir makamı vardır. Hz. Peygamberin ve Hz. Hatice’nin kızı olması ve risalet evinde yetişmesi, İmam Ali’nin eşi ve Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in anneleri olmasının yanı sıra İslam tarihinde iz bırakacak güzelliklere imza atmıştır. O, kadınlara kadın olmanın yolunu ve kültürünü öğretti. İffetini koruyup hicabına sahip çıkmış, çocuklarını; sabırlı, iman ve ahlak sahibi olarak yetiştirdi. Bütün bunlarla dünya kadınlarına olgu olacak bir şahsiyet ortaya koydu.
Allah bizleri bu mümtaz şahsiyetlere layıkıyla varis olanlardan eylesin ve bu yolda yardımcımız olsun… Zamanın Hüseyin’lerine anne, bacı ve eş olabilmek duasıyla!
Nevin Yapıcıoğlu | Nisanur Dergisi | 1. Sayı | Aralık 2011
Yorum yap