2020DosyaDuasız Olmazİlim İrfanManşetRana ÇeçenYazarlar

Huzurun Kaynağı Zikrullahtır

Bismillahirrahmanirrahim.

Teknoloji hayatımıza girdi gireli insanların her anlarından haberdar oluverdik. Nereye gidilmiş, kiminle gidilmiş, ne yenilmiş, neler yapılmış ve hatta neler hissedilmiş, hepsinden herkesin haberi var artık. Böyle bir haberdarlıktan birinde, bir bardak çayın ön planda olduğu doğa manzarası olan ve altına huzur kaynağım yazılan bir fotoğraf paylaşmıştı.

İnsanlar gerçekten bir bardak çaydan, bir ağaçtan, akan bir sudan huzur bulabiliyor mu, yoksa o anda bedenlerini, ruhlarını saran sıkıntılardan anlık olarak uzaklaştıkları için kendilerini huzurlu ve mutlu mu hissediyorlar? Sanırım cevabı ikinci kısım olmalı. Öyle olmasaydı toplumu saran, insanlara cinnet geçirtip vahşice his ve duygularla kendilerine ve çevrelerine zarar verdiren durumların bu kadar sık ve çok yaşanmaması gerekirdi.

Asıl huzurun kaynağından uzaklaşan kişiler sahte ve geçici hazlar peşinden koşmaktan kendilerini alamaz durum gelirler. Oysaki her insan için takdir edilmiş bir ömür sermayesi vardır. Sermayenin nerede, ne zaman ve nasıl biteceğini de yaratıcıdan gayrisi bilemez.

Kime ne kadar süre verilirse verilsin bu süreyi doğru kullanmayıp azabı hak edenlerin pişmanlıklarını ifade edeceği gün, onlara verilen cevap Kur’an’ın ifadesi ile şöyle olacaktır; “Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) “Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” ( Fatır/ 37)

Demek ki çok veya az değildir asıl mesele. Asıl olan kısa ömürde bile düşünebilmektir, aklını doğru kullanabilmektir. İnsana verilen bu akıl nimeti onu huzura ve mutluluğa götürecek yollar aramakla mükelleftir. Görevi dışında kullanılmasından kaynaklanan her türlü sıkıntıya katlanmak, cezasını çekmek de sahibinin boynunun borcudur.

İnsanı yaratan onu başıboş bırakmamıştır. Hem bedenini hem de ruhunu doyuracak yolları ve yöntemleri gerek elçileri vasıtasıyla ve gerekse de fıtratına yerleştirdiği bilgilerle açıklamıştır. İnsanın fıtratında olan özelliklerinden biri de bedenî zorluk ve sıkıntıların, ruhî zorluk ve sıkıntılardan daha katlanılır olmasıdır. Kalp huzuru yaşayan biri, bedenî olarak yaşadığı acılara daha tahammülkar ve dayanıklı olur.

Şu dünyada gün geçmiyor ki yeni şeylerle sınanmayalım. Bir imtihan ve çalışma yeri olan dünyanın bela, sıkıntı ve musibetleriyle nasıl mücadele edeceğimizi de neyse ki Rabbimiz öğretmiştir. Geçici heveslerle gelen huzur ve mutluluk da geçici olacaktır. Ebediyete özlem duyan insan için en uygunu kalıcı, sonsuz huzur ve mutluluktur. Bu da fani olanlarla elde edilemez. Allah’a kat’i iman ve güven, bu huzurun asıl ve tükenmez kaynağıdır.

Her an olumlu veya olumsuz bir durumla imtihan olunan insanın her iki durumda da başarılı olmasının, hüsrana uğramamasının teminatıdır Allah’a güven ve iman etmesi. Mü’min başına gelen bela ve musibetlere karşı: “Allah’tan geldik ve yine ona dönücüleriz.” bilincini canlı tutabilirse hayata daha huzurlu bir pencereden bakacaktır.

Kur’an-ı Kerim’de Mü’minlerden bahsedilirken kullanılan ifadelerden biri de: “Onlar faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.” (Mü’minun, 3) Bunu gerçekleştirebilen kişi Rabbinin: “Bir işi bitirince diğerine giriş!” (İnşirah, 7) emri mucibince dünya ve ahiret hayatı için faydalı olacak huzura ve mutluluğa götürecek davranışlara sevk edecek yolların arayışına girecektir.

Yaşadığımız çağ bir kez daha göstermiştir ki; insana lazım olan huzurdur. Bugün maddi olarak hiçbir sıkıntı çekmeyen, toplumun çoğu tarafından tanınmasına rağmen içten bir tebessüme, bir anlık huzura aç olan insan manzaraları ile doludur etraf. Anlık huzur için nasıl kötülüklere bulaştıkları kimseden gizli değildir. İşte asıl kaynağa sırtını dönenler böyle seraplar peşinde koşmak zorunda kalırlar. Kısa süreli haz uykusundan uyandıktan sonra ise ruhu çepeçevre saran pişmanlık denizinde boğulmamak için başka yılanlara sarılırlar.

Kalp, Rabbini anmakla tatmine ulaşır. Ne güzel ifade etmiş Yüce Yaratıcı: “Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d , 28)

Tatmin olma, rahat, sakin, emin, huzurlu, doyuma ulaşma gibi anlamlara gelen mutmain olmanın yolu Allah’tan gafil olmamak, her anda, her şekilde onu hatırdan çıkarmamaktır. Dili, düşünceyi, ameli Allah ile meşgul etmektir. Bu hal üzere ömür süren kişi huzurun zirvesine ulaşır ve Rabbinin: “Ey Mutmain (huzura ermiş) nefis! Sen O’ndan, O da senden razı olmuş şekilde Rabbine dön! İyi kullarımın arasına gir! Cennetime gir!” (Fecr, 27-30) hitabına muhatap olur.

Seçme özgürlüğü insandadır. Ya anlık doyumlarla zamanı tüketip, sermayesi güneşte eriyen buz satıcısı gibi ziyan edecek ömür sermayesini ya da ebedi huzurun kaynağına yönelecektir.

Selam ve dua ile…

Rana Çeçen | Nisanur Dergisi | Ekim 2020 | 107. Sayı

Yorum yap