Duasız Olmazİlim İrfanManşetMine Turhan

Duaların Kabulü İçin

Bismillah…

Ruhu daraltan olumsuz hadiseler insanoğlunun varlığıyla aynı yaştadır. Ne var ki insan, sorunlarına kalıcı bir çözümü bugüne kadar asla getirememiştir. Sorunsuz bir mutluluk yaşayan yoktur, desek abartmış olmayız. Zira rahmetin kendisi de zahmetlere katlanarak elde edilir.

Şu durumda sorunları hayattan kaldırıp sıfıra indirme şansımız yok gibi görünüyor. Öyleyse insan evladı ne yapmalı da bu sorunlarla hayatını devam ettirmeli? Başına gelen hastalık, huzursuzluk vs. ile hayat nasıl katlanılır hal alabilir? Tüm olumsuzlukları kaldırabilecek bir insan bedeni var mıdır?

Tüm bu sorulara ve daha fazlasına bir tek ayet cevap oluyor: “Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)

Başı dara düşen kul, maddi çareler aramaya koyulur. Örneğin; hastalıktan kurtulmak için tedavi olmak ya da borçlarını ödemek için çalışmak, çabalamak gibi… Tüm bu maddi çabalar muhakkak olmalıdır ve kimi yerde farz hükmündedir. Bununla beraber maddi olan da tek başına yeterli değil.

Yukarıda zikrettiğimiz ayet-i kerime, maddi olanın yanında manevi desteğin de önemini ifade ediyor. Esasen bu, tabiri caizse terapi ya da psikolojik destek gibidir. Tek farkla ki; kişi psikologa gittiği vakit ilk seansta sorunlarını dile getirir. Terapist kişiyi tanır ve sorunun kaynağını bulup ona bu yönde tedavi önerisinde bulunur. İşin uzmanından destek alan ve dertleri dinlenen kişi ise genellikle psikolojik olarak bir rahatlama duyar. İşte buna terapi denir ve gerçekten konuşmak etkili bir tedavidir.

Duanın da buna benzer yanları var demiştik, yalnız birkaç farkla… Şöyle ki; kişi zaten kendisini kendisinden bile iyi tanıyan bir Zata (CC) başvurur. Derdini, hüznünü, ağrı/sızısını, kalp kırıklığını, yükünün ağırlığını, tahammül kapasitesini, duygularının derinliğini, geçmişini ve geleceğini en güzel ilimle bilen bir Zat… Bilmekle kalmayıp içinde bulunduğu sıkıntıya olabilecek en muazzam şekilde çare de verebilen bir Zat…

İşte, kul böyle bir Zatın huzuruna varır, olan biten ne varsa samimiyetle anlatır -bir nevi dertleşir- ve çaresini de ister…

Düşünün ki bir çocuk, annesinin yanına vardı ve anlık herhangi bir istekte bulundu. Çocuğun isteği olumsuz olsa bile anne bir süre sonra tatlı ısrarlara dayanamayıp ciğerparesine istediğini verecektir. İşte böyle de kul, Allah’tan ısrarla ve kesin bir kararla isterse, kendisine annesinden daha şefkatli bir Zatı (CC) karşısında, isteklerini kabul etmiş olarak bulacaktır.

Ne mükemmel bir ibadettir dua… Çok kapsamlıdır esasen. Kul, yürürken, otururken, uzanırken, iş yaparken, temizlik yaparken, çocuk bakarken, araba kullanırken, hastayken, mutluyken, üzgünken vs. her anında bu ibadeti yapabilir.

Peki, nasıl istemeli? Nasıl dua etmeli ki edebe aykırı olmasın? Ne demeli ki, istekte bulunduğumuz Zat bize rahmet nazarıyla baksın?

Emin olun kul, haram bir şey istemedikçe Allah ona rahmet nazarıyla bakacaktır. Zira öncelikle belirtelim ki Allah, vermeyi istediği için istemeyi verdi. Şu halde vermekten çekinmeyen, korkmayan, malını kıskanmayan bilakis bunu isteyen; üstelik verdiği zaman kendisinden bir şey eksilmeyen, verince başa kakmayan bir Zattır Allah (CC). Hatta öyle ki; kulun istemesine bırakmadan henüz ilk yaratma anında kula mükemmel bir beden veren Zattır.

Gelelim “Böylesi bir Zattan (CC) nasıl isteyebiliriz?” konusuna.

Bakara 153. ayet-i kerimenin belirttiği gibi Allah’tan isterken sabırlı olmak gerek. Dualarımızın anında kabul olmaması, asla kabul edilmeyeceği anlamını taşımıyor. Kişi vardır dua eder, Allahu Teâlâ, duasına hemen icabet eder. Kişi vardır dua eder, duasına geç icabet edilir. Zira onun hakkında uygun olan budur. Kişi de vardır ki; duası dünyada kabul edilmez. Peki, bu dua boşa mı gider? Allah (CC), onun duasını asıl yurt olan ahirette mükâfat olarak karşısına çıkarır.

Ayetin belirttiği diğer husus ise namazdır. Doğrusu namazın mevcudu duadır. İbadetlerin tamamının özü olan namazın kaynağı duadır. Namazda, hususen secdede yapılan dualar, Allah-u Teâlâ tarafından makbuldür.

Şu halde öncelikle kul, istediği şeyin helal olduğundan emin olmalı. Sonrasında ne vaziyette olursa olsun dara düştüğünde yegâne yardımcısının Allah oluğunu bilmeli. Allah’ın varlığına yakinen iman etmeli ki; O, kulunun gönlünden geçeni de duyuyor. Kul yakinen inanmalı ki; O’nun (CC) çözüm getiremeyeceği herhangi bir sorun yoktur.

Hz. Ali: “Gaybın üstündeki maddi perdeleri çekilse, imanımda bir artma olmaz.” diye ifade buyurmuştur. Dua öyle yapılmalı ki; Allah-u Teâlâ’nın kudret elini üstünde hissetmeli, sanki hazinesinden kuluna anında bahşedecekmiş gibi ümitvar olunmalı. Dil ucuyla, versen de olur vermesen de üslubuyla istenen duanın kabulünün gecikmesi, samimiyetin sorgulanmasını gerektirir.

Dua içerisinde yapılması gerekeni ise şu söz en güzeliyle özetliyor: “Duaya konu olmayacak hiçbir istek yoktur. Yeter ki istenen şey, Allah’ın istemediği bir şey olmasın.”

Dua edenleriniz, kabul olunmuş dualarınız bol olsun. Selam ve dua ile…

Mine Turhan | Nisanur Dergisi | Ekim 2020 | 107. Sayı

Yorum yap