Yazı dizimizin bu bölümünde, çocuğu dini yönden eğitme ve bu bağlamda çocukta iman bilincinin oluşumu konusuna değinmek istiyorum. Nitekim edep konusu, dinle-imanla yakından ilişkilidir. “Hayâ imandan bir şubedir” hadis-i şerifinden de yola çıkarak, edebin ancak iman çatısı altında varlığını sürdürebileceğini söyleyebiliriz. Dini eğitimden yoksun veya iman şuuru zayıf çocuklarda, ileriki dönemleri de kapsamakla beraber, ahlaki değerlere sahip çıkma ve edep kurallarını uygulama noktasında gevşeklik ve umursamazlık meydana gelme olasılığı yüksektir.
Dini yönden çocuğu eğitmek, ebeveynlerin öncelikli görevlerinden olmalıdır. Çünkü ahlaki değerler ancak sağlam bir zeminde hayat bulur. Bu zemini oluşturacak tek unsur, imandır. Sağlam bir iman kişiye yön verir, vicdanını harekete geçirir ve yaptıklarının bir hesabının olacağını ona hatırlatır. Dolayısıyla iman bilincinin oluşumu, çocuğun eğitiminde büyük bir öneme sahiptir ve öncü rol oynar. Bunu, Resulullah (AS)’ın şu hadis-i şerifindeki ifadelerinde de görmek mümkündür:
“Çocuklarınıza ilk söz olarak ‘la ilahe illallah’ kelimesiyle başlayın. (İlk söz olarak bunu öğretin.)”
İslam fıtratıyla doğan çocuk, imani hakikatlere açıktır. Zihni berrak, algısı fevkalade güçlüdür. Çocukta, fıtratında var olan imani bir bilincin sağlamlaştırılması için bulunduğu ortamın, fıtratı zedeleyecek her türlü unsurlardan arındırılması şarttır. Çünkü çocuk çevresinin tesiri altındadır. Ayrıca iyi bir gözlemci; etrafında neyi görürse onu kapan ve benimseyendir. Dolayısıyla çocuk, baştan iyi fiillere teşvik edilmeli ve alıştırılmalıdır. Bunun da en etkili yolu ona iyi örnekler sunabilmektir.
İmam Gazali, çocuğu hayırlı fiillerde bulunmaya teşvik etme ve alıştırma konusunda şöyle söylemiştir:
“Çocuk, ana babası yanında bir emanettir: Tertemiz kalbi nefis bir cevherdir. Hayra yöneltilip alıştırılırsa hayır üzere gelişir ve hem dünyada, hem ahirette mutlu olur. Çocuk şerre alıştırılır, onu adet edinir ve hayvanlar gibi ihmal edilirse, azıp sapıtır ve yok olup gider. Çocuğun korunması, iyi edep ve terbiye verilmesiyle, ahlakını güzelleştirmek, güzel ahlak örnekleri işlenmekle gerçekleşir.”
Peki, çocukta imani bir bilinç nasıl oluşur? Dini eğitiminin aşamaları nelerdir?
0-2 yaş: Çocukta temel güven duygusunun geliştirilmesi, sorumluluk bilinci ve sevgi faktörü.
Çocuğun temel güven duygusunun gelişmesi, imani bir bilinç kazanma açısından oldukça önemlidir. Çocuğun temel ihtiyaçları olan; beslenme, uyku, altını ıslatma gibi ihtiyaçlarının zamanında karşılanıp karşılanmamasına bağlı olarak çocukta güven ya da güvensizlik duygusu gelişir. Çocukların temel gereksinimleri konusunda gereken hassasiyet gösterilmez, çocuklar bu dönemi olumsuz geçirirse, ilerde kendilerine güvenemeyen, içine kapanık, sosyal ilişkileri zayıf birer kişiler olmaları kaçınılmazdır. Bu kişiler ileriki dönemlerde sorumluluk almak istemezler. Sorumluluk almayı kabul etmeyen veya bunu öğrenmemiş olan kişiler, imani sorumluluk noktasında zafiyete uğrarlar.
Bu yaşlarda, anne-babaların çocuklarına sevgilerini göstermeleri konusunda cömert olmaları da oldukça önemlidir. Nitekim sevgi gören çocuk sevmesini de bilecek, Allah ve peygamber sevgisini daha çabuk benimseyecektir.
2-4 yaş: Oyun, boyama etkinlikleri, dini hikâyeler ve masallar yoluyla mesajlar verilmeli.
İslam dinini çocuklara sevdirmek için, ders verir gibi söylemlerden çok bizzat örnek olmak, oyun aracılığıyla mesajlar vermek, dini semboller içeren boyama kitaplarından ve yaşa uygun dini hikâyeler ve masallardan istifade etmek daha etkilidir. Bu yaşlarda ‘Rabbimiz kim?’ (Allah), ‘Peygamberimiz kim?’ (Hz. Muhammed), ‘Kitabımız nedir?’ (Kur’an-ı Kerim), ‘Dinimiz nedir?’ (İslam), ‘Biz kimiz?’ (Müslüman’ız) sorularının cevapları çocuklara öğretilebilir, dini terimlerine aşina olmaları sağlanabilir. Çabuk ezberleyebilme yeteneğine binaen kısa sureler ezberletilebilir.
4-7 yaş: ‘Allah’ hakkında doğru bilgilendirme.
4 yaşına doğru çocukta merak duygusu gelişir; çok soru sormaya başlar. Aşırı meraklı çocuk, ‘niçin’, ‘neden’, ‘nasıl’ sorularını birbiri ardınca sıralamaktan keyif alır. Çocuğun çokça sorular sorduğu bu dönemi, ebeveynler iyi değerlendirmeli; çocuğun sorduğu her soruyu sabır ve kararlılıkla cevaplandırmalıdırlar. Bu minvalde verilen cevapların; çocuğu tatmin edici, çocuk için anlaşılır, mantıklı ve merakını doyurucu nitelikte olması önemlidir. Cevabını vermekte zorlandığı soru karşısında, sorunun cevabını, ebeveyn etraflıca araştırıp doğru bir şekilde çocuğuna aktarmalıdır.
Anlamsız gelse de çocuğun her sorduğu soru ciddiye alınmalı, soru asla küçümsenmemelidir. Bu bağlamda çocuğun en çok dini konularda sorular sorduğu görülür. Nitekim Müslüman bir ailede büyüyen bir çocuk, çok küçük yaşlardan itibaren dini kavramlarla karşılaşmaktadır; özellikle ‘Allah’ en çok işittikleri kavramların başında gelir: “Allah’a şükürler olsun.”, “Allah korusun.”, “Allah’a emanet ol!”, “Allah yardımcın olsun.”, “İnşallah.”, “Maşallah.” gibi dua cümlelerini anne-babalarından sıkça duyarlar. Çocuklar karşılaştıkları bu yeni kavramlar hakkında sorular sorarlar. Aldıkları bu cevaplar doğrultusunda da kelimeleri anlamlandırmakta ve kafalarında canlandırmaktadırlar. Dolayısıyla anne-babaların veya çocuğun, sorusu için muhatap aldığı başka kimselerin soruyu cevaplandırmadan önce etraflıca düşünmeleri ve çocuk için en doğru ve en sağlıklı cevabı seçmeleri gerekmektedir. 7 yaşına kadar çocuğun Allah tasavvuruna dair Allah’ın her şeyden üstün olduğunu, her şeyi yarattığını, yarattıklarının hiçbirine benzemediğini bilmesi yeterli olacaktır. Daha fazlasını bilmesi çocuğun algı kapasitesini aşar.
7-10 yaş: Allah’ın her şeyi gözettiği hakikatinin benimsenmesi.
Bu dönem çocukların duygularının durulduğu, eğitim ve öğretime en açık olduğu, bilgi ve becerileri kolaylıkla edinebilecekleri olgunluğa eriştikleri dönemdir. Çocuklar, bu dönemde nasihatten çok anne-babalarının davranışlarını model alırlar. Akıl yürütme ve olaylar arasında bağlantının kurulabildiği bu dönemde, Allah kavramı; güzellikle ve sevgiyle anlatılmalıdır.
Dikkat! Okul çağıyla birlikte ailenin anlattıkları dini değerlere, arkadaş çevresinde anlatılanlar da eklenecektir. Bu durumda ebeveynler, yanlış yönlendirme ve bilgilendirmelere karşı teyakkuzda olmalı, çocuğa en doğru bilgiyi vermelidir. Çocuğun dini sorumlulukları yüklenebilecek olgunluğa erişebilmesi için anne-babaların, her fırsatta çocuğa, Allah’ın varlığına ve birliğine delalet eden delilleri getirip bunlarla çocuğun imanını pekiştirmesi ve Allah’a saygı duymasını sağlamaya gayret etmeleri gerekmektedir. Allah’ın her şeyi gördüğünü, işittiğini ve O’na hiç bir şeyin gizli olmadığı hakikati bu yaşa kadar çocuğa benimsetilebilmişse; dini yükümlülüklerini yerine getirme yaşı olarak kabul edilen 10 yaş ve sonrası için çocuk, dini vecibelere ve onu uygulama noktasında duyarlılık kazanır. Gevşeklik gösterecek olsa vicdanı onu rahatsız eder.
Pedagog Meliha Timur | Nisanur Dergisi | Haziran 2019 | 91. Sayı
Yorum yap