AileManşetMüzeyyen Durmaz

Anneyim Ben, Annesin Sen!

Bekârsın, belki nişanlı, belki de evlisin ve hala anne değilsin… Çocuk sahibi olmak, çocuk yetiştirmek ile alakalı bir kitap okuyorsun… Hayaller kuruyorsun, hepsi pembe… Etrafında gördüğün annelerin hepsinden daha iyi bir anne olacağını düşünüyorsun. Annelik kolay geliyor sana kitaplardan okuyunca…

Zaman geçiyor ve ilk bebeğin çıkıyor bu çetrefilli dünya yoluna. Baş dönmeleri ve bulantılar arkadaşlık ediyor sana aylarca. Ne zormuş annelik diyorsun, anneliğin asıl zorluğundan bihaber olduğunu bile bilmiyorsun…

Yükün ağırlaşıyor, belin ağrıyor, vücudun yoruluyor, uyuyacak pozisyonu bile bulamıyorsun, annelik ne zormuş diyorsun…

Bin bir zorlukla kucağına alıyorsun bebeğini. Canından can çıkıyor, ruhundan ruh, dünyandan dünya… Adeta bambaşka oluyor tüm dünya… Anneliği iliklerine kadar ilk defa o an hissediyorsun. Öyle bir sevgi kaplıyor ki yüreğini, Suphanallah… Evladınınkine kıyasla kendi canın değersiz kalıyor… Diğer yandan ‘çok şükür kucağıma aldım’ rahatlığı var üzerinde. Zor olan kısmı atlattım sanıyorsun. Her şey daha yeni başlıyor oysa…

Ateşi çıkıyor, dişi çıkıyor, gazı çıkmıyor derken yorgun günler, uykusuz geceler birbirini kovalayıp gidiyor…

Emekliyor, düşüyor, biraz büyüyünce dolapların, kanepelerin tepesinde geziyor, evin altını üstüne getiriyor, ne bulsa ağzına atıyor, hop oturup hop kalkıyorsun… Annelik ne zormuş diyorsun…

İslâm’ı onun kalbine nakşetmeyi en birinci vazife biliyorsun… Onu zamanın tehlikelerinden, şeytanın fitnelerinden nasıl uzak tutacağını düşünüyorsun… Ona örnek olabilmek için daha iyi bir sen olmaya gayret gösteriyorsun. Yavrunla birlikte sen de şekil alıyorsun…

Okula başladığı zaman sen de bir kez daha başlıyorsun… Hem de kendi okul döneminden daha yorucu bir süreç… Ödevi, kıyafeti, beslenmesi, oyunu, parkı, gezmesi, banyosu, hikayesi, uykusu… Derken bütün gün dünya onun etrafında dönüyor sanki. Gün sonunda çoğunlukla kendine vakit ayıramadığını fark ediyorsun, biraz mahzun oluyorsun… Oysa bir vaktin onsuz geçse kendini eksik hissediyorsun. Bu duygu karmaşasını bazen kendin bile çözemiyorsun ve annelik ne zormuş diyorsun…

Sonra belki Rahman-u Rahim küçücük, tertemiz bir kulunu daha emanet ediyor sana. Anneliği bir kez daha yaşıyorsun, filmi başa sarıyorsun… Tabiri caizse, hokkabazlar hiçbirini düşürmeden birçok lobutu elinde çevirmeye çalışır ya, işte öyle hissediyorsun… Ama en azından aynı yolu ikinci defa gitmenin rahatlığı var üstünde. Yolda neyle karşılaşacağını, nerede nasıl davranacağını daha iyi biliyorsun. Yine de annelik ne zormuş diyorsun…

Kardeş çatışmaları, kıskançlıkları ekleniyor günlük tempoya… Kime nasıl laf anlatacağını bilemiyorsun. Annelik ne zormuş diyorsun…

Arkadaşlar ediniyorlar, her birinden bir şey öğreniyorlar, tedirgin oluyorsun; nasıl koruyacağım, nasıl yetişeceğim diye panik oluyorsun. Annelik ne zormuş diyorsun…

Evet, annelik zor olmasına zordur ama ne kadar zorlansan, ne kadar yorulsan da hayatında en çok severek yaptığın, en güzel mesleğinin annelik olduğunu içten içe biliyorsun…

En ilginci de ne biliyor musun? Çocukken pek de beğenmediğin anneni daha yeni anlıyorsun. Neyi neden yapmış ya da yapmamış… Bazı taşlar yerlerine daha yeni oturuyor zihninde…

Sen ne akıllı, ne mantıklı, ne sabırlı, ne düşünceli, ne fedakâr, ne merhametliymişsin anne! Ah, ben de senin gibi, senin kadar anne olabilseydim diyorsun…

Keşke anneliği yaşamadan çok daha önce seni her yönünle tanıyabilmiş olsaydım… Cennet neden senin ayaklarının altındadır gerçeğini, daha erken idrak edebilmiş olsaydım… Bilerek, isteyerek bir kez dahi seni üzmemiş, kırmamış ve zaten zor olan imtihanını bir kez dahi zorlaştırmamış olsaydım diyorsun…

Dünyanın en zor ve en güzel işi nedir diye sorsalar; annelik derim. Annelikten daha üstünü nedir deseler; peygamberliktir derim.

Allah yolunda, İslam’a feda, Rasul’ün izinde, elif gibi dimdik evlatlar yetiştirmek için canını dişine takmış bir anneden daha üstünü; peygamberlikten başka ne olabilir?

Dünyalık hangi mevki, hangi kariyer, hangi servet annelikle kıyas edilecek kadar ehemmiyetlidir?

Anne olamamışsan bile, ümmetin evlatlarını evladın bilip, tertemiz yetişmeleri için bir çaba içerisinde olmandan daha şerefli olan nedir?

Sahi, cennet annelerden başka kimin ayakları dibindedir?

Müzeyyen Durmaz | Nisanur Dergisi | Nisan 2022 | 125. Sayı

Yorum yap